TENET NEYİ AMAÇLIYOR?

TENET NEYİ AMAÇLIYOR?

Kıymetli okurlarım! Bir önceki yazımızda Tenet filminin kadrosu ve konusu hakkında sizinle fikirlerimizi paylaşmıştık. Bu yazımızda ise Tenet filminin neyi amaçladığını değerlendireceğiz. Geçen yazıda gelecekteki torunlarımızın bizi yok etmek üzere bir silah tasarladığını anlatmıştık. Şimdi de filmde "yok etme" işleminin nasıl yapılmak istenildiğini anlatarak yazımıza devam edeceğiz.

Silah 9 tehlikeli nükleer parçadan oluşmaktadır. Uzak gelecekteki torunlarımız bu parçaları birleştirip, günümüz dünyasını yok etmesi için günümüzde yaşayan Andrea Satour ismindeki ölmek üzere olan silah tüccarına gönderirler. Fakat bu 9 parça dünyanın farklı yerlerine dağılır. Sator (polindroma bakınız) bunları elde edip birleştirmek suretiyle son nefesini verirken dünyayı da yok etmeyi amaçlamaktadır. Andrea Satorun dünyayı yok etme sebebi ise: para, mal, mülk değil, eşinin kalbinde gerçek bir yer (sevgi) edinememiş olmasıdır.

Yönetmen Christopher Nolan Momento, İnception, İnterstellar filmlerinde de paralel zaman, zamanlar arası geçiş, zamanı yavaşlatma, hızlandırma gibi konuları işlemişti. Tenet filminde ise çift zamanı (gelecek ve geçmiş) birlikte işleme konusu ile Hollywood'a yine bir özgünlük kazandırdı. Nolan uzun yıllardır "Yusuf güzellemesi" diyebileceğimiz bu filmler ile sadece seyirciye hoş bir kaç saatlik zaman mı kazandırmak istiyor? Elbette ki sadece bunu yapmak istemiştir diyemeyiz. Kahraman TV'de yayınladığım ilk yazı olan "İnsanlığın Aynası Sinema" başlıklı yazıda sinemanın farklı amaçlar(propaganda-silah) için de kullanılacağını yazmıştım. Yukarıda bahsettiğim filmlerde de Christopher Nolan ve ekibi pozitivist bir mantık ile "zamana tahakküm" edebileceklerini kabullendirmeye çalışmaktadırlar. Peki, zamana tahakküm edilebilir mi? Düşünmek kavramı var olduğundan bu yana bu fikrin de var olduğu kanaatindeyim. Kimi zaman ab-ı hayat ile kimi zaman ruhlar ile ölümsüzlüğe elde edip zamana tahakküm etme çeşitli vesilelerle ele alınmıştır. Tenet filmi ise: "bilim" ile geleceğin geçmişe tahakkümünü ele almıştır. Bu ele alış biçimi ile Nolan: insanlara bilimin, yaratıcının yerine geçeceği mesajını vermektedir. Filmde Andrea Sator karakterinin: "İnancın yoksa delisin" ithamına karşılık verdiği şu cevap bu iddiamızı doğruluyor: "Ya da Tanrıyım!"

Bilim zamana tahakküm etmek sureti ile geçmiş ve gelecek arasında bir savaş çıkartır mı şimdilik bilmiyorum. Ama 2021 ve yakın gelecekte bilim ile zamana tahakküm edemeyen Batı'ya karşın: kadim medeniyetler döneminden bu yana Doğu'nun "gönül ehli" bir hâl ile zamana tahakküm ettiğini biliyorum. Seracılığın icat edilmediği 2021 yıl önce Hz Meryem'in odasına kışın yaz aylarının, yazın kış aylarının meyvelerinin getirildiğini kutsal metinlerde görüyoruz. Bu minvalde sayısız rivayetler ve haberler aktarabilirim ama sayfamız buna müsait değil. Bunlar bizim medeniyetimizin içinde olan ve henüz bilimin bu kadar zirvede olmadığı dönemlerde gerçekleşen olaylardır. Buradan bilime karşı olduğumuz önyargısı anlaşılmasın. Tam tersine bilim tüm yaratılmışlar için mutluluğun refahın aracı olarak sonuna dek kullanılmalıdır. Sadece şuna dikkat çekmek istiyorum: Merhametli, hoşgörülü, anlayışlı bir gönlün önünde yaratılmış her şey boyun eğer.

Hoş bir gönülde kalmak temennisiyle…

İdris SAİD