Bu yazıyı Tual'in "Kasım" isimli şarkısı eşliğinde okumanız yazar tavsiyesidir. Yazarın bir tavsiyesi daha: aşağıdaki hikayeyi okuduktan sonra lütfen kendinize vakit ayırıp bir iyilik yapın ve bu filmi yalnız ya da sevdiğinizle birlikte seyredin. Çünkü sokaklarda her yer sarıya boyanmışken sonbaharın da güzel bir mevsim olduğunu hatırlatan bu filmi dimağınızdan mahrum etmeyin.
SEVGİLİ AĞZA SAKIZ YAPILMAZDI
90'li yılların sonu ikibinli yılların başıydı. Keanu Reeves' in Keanu, Charlize Theron'un Charlize olduğu dönemlerdi. İktisadi buhrandaydik ama aşka dair umutlarımız hep zirvedeydi.
Aşk bizi hayata bağlayan yegane şeydi. O tarihlerde sevdiğine "sevdiğini söyleyebilme" cesaretini toplamak için günler belki haftalar gerekti. Sevdiğinize ait bir fotoğrafı elde etmek Indiana Johnsen hazineleri ele geçirmesinden daha büyük bir başarı ve hazdı. Hele sevgilinin gül cemalini görmek için belki günlerce beklemek. Aşk'ın ciddiyeti sevgiliye verilen büyük kıymetten gelirdi.
Sevgili ağza sakız yapılmazdı. Yoktu cep telefonu, WhatsApp, Facebook, Twitter, Instagram…Bir mektup ile bir aylık sözler üç beş cümle ile sevgiliye iletilirdi. Vallahi hayat daha güzeldi.
Çünkü Aşk denen şey, her haliyle mevcuttu ve hakikatti… Henüz teşhirlere kurban edilmemişti. Dünyanın neresinde olursa olsun aşk sadece kalpten sevdiğini sevmekti…
işte tam da böyle bir dönemde, ikibin bir yılında gösterime girmişti Kasım'da Aşk Başkadır. Altmışlı yıllara ait bir hikâyenin milenyum uzantisi idi. Zengin çocuk(Keanu) kendini para ve şöhret yönünden tatmin etmişti lakin ruhu ulvi hazları henüz tatmadigindan Aşk'ın kutsallığını idrak edememiş, gönlü deryalara dalmamıştı.
SEVGİ NEY?
Bütün bunlar Kasım ayının başındaydı ve aşk onu Kasım'da yakalayacaktı.
Sevmenin; önemseme, fedakarlık, yardımseverlik duygularını da birlikte getireceğini öğrenecekti. Yani Alyazmalım'ın (Cengiz Aytmatov) dediği gibi: sevgi neydi?
Sevgi emekti. Karşılıksız zahmete girmekti. Evet! Ben varmışım, hayatta mevcudiyetimi hissediyorum, dedirten şey imiş sevgi. Sevgi anlamlar katardı hayata.
Anlamları olmalıydı insanın. Anlamı olmayınca insanın aşağıdaki dörtlüğü mırıldanmak kaderi olurdu.
Hayalle yaşarken gerçek dünyada
Zamanı içmişiz haberimiz yok
Ömürle yüzyüze geldik aynada
Harcanıp gitmişiz haberimiz yok…
Yazar Notu: Editörüm Rıdvan Gökçe, Keanu bir Kasım ayında aşkı tanidiktan sonra neler oldu? Charlise Teron'un duyguları nelerdir, hangi saiklerle hareket etmiştir? iki tarafın gözünden ve özünden hikâyeyi anlat, diyerek tavsiyelerde bulunmuştur. Fakat bu öyle bir film ki; yazarın tasvirlerinden öte seyircinin kalbinde makes bulan duygular daha önemlidir. Dolayısıyla siz kıymetli okurlarımı film ile başbaşa bırakmak istiyorum. Ağlamak serbesttir.
İdris SAİD