Aidiyet duygu nedir ? hayatımızdaki rolleri nelerdir ?
Aidiyet duygusu bir yere veya bir kimseye bağlı olma duygusu o kimseden kopamayacağını belirten bir duygudur.
Eşler arasındaki ilişkiyi nasıl etkiler?
Aidiyet ve sadakat duygusu eşler arasında karşılıklı olduğu zaman hayat şartlarının zorluğunu, ağırlığını ve evliliğin temellerini sarsmaz. Bunun aksi eşler arasında ihanet olduğu zaman evlilik birlikteliğinin çökmesine, binanın yıkılmasına neden olur. Eşler arasındaki güvensizlik, sadakatsizlik ve aidiyet duygusu yoksunluğu, evin içinde sürekli huzursuzluk doğurur. Bunun neticesin de mutsuz bir dünya hayatı, kaçınılmaz bir son olur. Evlilikte erkekteki duygu "sahiplenme", kadında ise, daha çok, "aidiyet"tir. Aidiyet duygusu temelde birçok şeyden vazgeçebilmeyi kolaylaştırırken, "sahiplik" duygusu, herhangi bir sınırlandırmayı kabule izin vermez. Bu sebepledir ki, kadınlar, evlilikleri ile birlikte birçok şeylerini geride bırakıp gelirken, erkekler, evlenince de hemen hemen hiçbir şeyi terk etmeden hayatlarına devam etmek isterler. "Evlilik", iki tarafın ortak bir payda da buluşmasıdır ,birlikteliğidir diğer türlü, biri diğerini ömür boyu kendi egosuna hizmet ettirmeyi düşünüyorsa, o zaman buna evlilik, birlik denmez. Olsa olsa birinin diğerinin hayatını "gasp" etmeye çalışmasıdır denir .
Aidiyet duygusu kimliğimizi belirler mi?
Hepimiz bir aileye, bir topluluğa ait olmak isteriz değil mi? Bizim “kim olduğumuzu” ait olduğumuz aile, doğduğumuz şehir belirler. Okuduğumuz okul, içinde bulunduğumuz çevre bizim kim olduğumuzu tanımlar. Bizim kimliğimizi oluşturan, ait olduğumuz yerdir. İlk kez karşılaştığımız insanlara “nereli olduklarını” sormamız onları en kısa yoldan tanımak içindir.
Ait olduğumuz yerde kendimizi güvende hissederiz. Zor zamanlarda ailemizin ve arkadaşlarımızın yardımıyla ayakta kalırız. Bu dayanışma bizim hayattaki yalnızlık duygumuzu azaltır. İnsanlar benzerleriyle bütünleştiklerinde kendilerini güçlü hissederler. Aidiyet duygusu insanları bir arada tutan “çimentodur.” Bir insan ya da bir grup tarafından “kabul gördüğümüz” zaman “ait olma” ihtiyacımızı tatmin ederiz. Sadece sevmenin-sevilmenin değil, bir takımın taraftarı olmanın ya da bir siyasi partinin üyesi olmanın da kökeninde “kabul edilmek” vardır.
Psikolojik boyutu
Birçok psikolojik çalışmanın ortaya koyduğu gibi kendini bir “yere” ait hissedemeyenler “değersizlik” duygusunun fazla olduğu kişilerdir. Psikolojik, sosyal ya da kültürel olarak kendini bır yere ait hissetmeyen insanlar kendilerini dışlanmış hissederler. Böyle insanlarda kişilik bozukluklarına daha sık rastlanır.