Kahraman TV
2020-09-28 09:57:30

Çocuğunuz Ders Çalışmıyor mu?

Dilara Baykuş

dilara_baykus@hotmail.com 28 Eylül 2020, 09:57

Merhaba değerli okuyucularım bugün sizlerle en çok karşılaştığım durumlardan biri olan öğrencilerimin ders çalışmamalarıyla alakalı konuşmak istiyorum.
Geçen gün çocuğunun ders çalışmadığından yakınan bir anne ile sohbet ediyoruz. Dedi ki “çocuğum ders çalışmıyor”. Peki dedim sen ne, yapıyorsun?
Dedi anlatıyorum ders çalışması gerektiğini.
Ne anlatıyorsun dedim.
Derslerin önemli olduğunu, okul puanının üniversite sınavına girişte lazım olacağını, iyi bir okuldan mezun olamazsa başına gelecekleri”
Peki dedim sonuç?
Bir işe yaramıyor, o kadar dil döküyorum ama hala ya bilgisayar başında ya telefonda.
Peki ya sonra?
Sonra kavga ediyoruz, sabrım taşıyor. Sinirleniyorum ve bağırmaya başlıyorum. Onlar okusun diye ne fedakarlıklar yapıyoruz. Hiçbirinin kıymetini bilmiyor. Bilgisayarım kötü dedi yenisini aldık, telefon dedi en iyisini aldık. Test kitabı, ders kitabı ne lazımsa yaptık. Yazık değil mi emeklerimize. Kendine acımıyorsan bize acı, babana acı diyorum. Yok hiç oralı değil. Vicdanı da yok şimdiki çocukların. Tamam diyor ama yine bildiğini okuyor.
Anne çok dertliydi. Anneyi uzun uzun dinledim. Evet bu anne çocuğundan son derece haklı bir istekte bulunuyordu. Ders çalışsın, hayatını kurtarsın, sonra başını taşlara vurmasın, yapabileceği bir şeyi yapmadığı için pişman olmasın istiyordu. Ve bunun için çocuğuna sürekli çalış diyordu. İyilikle, güzellikle, çirkinlikle, tehditle, sakince, yüksek sesle, ödülle ve ceza ile bildiği bütün yollar ile çocuğuna çalış diyor ve onu ikna etmeye çalışıyordu.
Çalış diyordu çünkü başka ne diyeceğini bilmiyordu. Çalış kelimesini farklı yorumlarla söylemenin bu işe çare olacağını düşünüyordu. Ama hiçbir üslubun işe yaramadığını gördükçe umutsuzluğu daha çok artıyor ve anne olarak kendini yetersiz, tükenmiş hissediyordu. Acaba milletin çocukları nasıl öyle kendiliğinden ders çalışıyordu. Ben neyi gözden kaçırıyorum, nerede yanlış yapıyorum lütfen söyleyin dedi.
Anneye döndüm ve şöyle dedim.
Diyelim ayağın kırık ve şu masada oturuyoruz böyle karşılıklı. Yerinden kalkman mümkün değil. Ama ben belinden aşağısını göremediğim için sana ısrarla yürüyüş yap diyorum. Sürekli oturmakla olmaz, senin yaşındakilerin mutlaka yürüyüş yapması lazım. Böyle oturmaya devam edersen her yerin kireçleme olur, on sene sonra yerinden kalkamazsın, bu işin daha yaşlılığı var, eğer yürüyüş yaparsan sana o sevdiğim ayakkabıyı alırım. Ve sonra sinirlenmeye başlasam. Senin yürümen için daha başka ne yapabilirim. O kadar dili boşuna mı döktüm?
Ama yanı şey değil dedi anne. Benim gerçekten ayağım kırık ve yürümem mümkün değil, ama çocuğumun ders çalışmaması için hiçbir engeli yok, her şeyi tamam. Okulu güzel, odasında her şeyi var, cebinde harçlığı, yediği önünde yemediği arkasında.
Evet dedim bunlar senin gördüklerin. Ben de sana bakınca sorun göremiyorum çünkü kırık bacağını masa örtüsü saklıyor.
Yani dedi anne?

Çocuğunuz sizin söylediğiniz her şeyi biliyor elbette. Emin olun iyi bir eğitim almayı o sizden daha çok istiyor. İyi bir geleceği olsun istemez mi genç bir insan. Ama demek ki görünenin altında onun başarmasına engel olan bir şeyler var. Ve bunun ne olduğunu bulmadan ona sürekli çalış demek, ayağı kırık birine yürü demekten farklı değil. İkisi de istese de bunu yapamaz.
Peki ne olabilir bir fikriniz var mı? Bu soruyu sordu anne ama içinden ne geçirip bana söyleyemediği şeyi fark ettim. Öyle diyorsunuz ama benim çocuğu hiç tanımıyorsunuz. Geleceğini falan düşündüğü yok onun Aklı fikri telefonda.. Tembel ve sorumsuz işte.
Tabi kendi kendime varsayımda bulunmadım bunu anneyle de paylaştım. “Valla ne yalan söyleyeyim öyle geçti aklımdan ama ayıp olmasın diye de bir şey söyleyemedim” dedi.
Her insan yavrusunun hayatta kalma içgüdüsüyle doğduğunu ve gelecek kaygısı taşıdığını söyledim anneye. İnsan iş başa düşerse her şeyi yapar dedim. Çocuğunun doğuştan tembel olmadığına ikna oldu mu bilmiyorum ama ben anlatmaya devam ettim.
Öğrenme güçlüğü olabilir. Belki konsantre olamıyordur. Öğretmenleriyle sorun yaşıyor, görme problemi var, sınıf kalabalık, yeterince iyi dinleyemiyor, dinleyemediği için öğrenemiyor, öğrenemediği için ipin ucunu kaçırıyor olabilir.
Kendine inancını kaybetmiştir. Kendi yeteneklerinin farkında değildir. Ne yaparsa yapsın başarılı olamayacağını düşünüyordur.
Akran zorbalığına maruz kaldığı için okula gitmek istemiyor olabilir. Çok fazla devamsızlık yapmıştır, kaçırdığı konuları telafi edememiştir.
Sizin ona inanmadığınızı, başarılı olsa da sizi mutlu edemeyeceğini düşünüyordur.
Amacı yoktur, gelecek korkusu çok fazladır. Belki de depresyondadır.
Yani çocuğunuzla derin sohbet etmediğiniz, o kendini size tam olarak açmadıkça bilemeyeceğiniz nedenler vardır.
Çocuğa çalış baskısı yapmak, onu sorumsuzlukla tembellikle suçlamak, korkutmak, cezalandırmak, aşağılamak, çocuğunuzu motive edebilmek için elinizdeki tek yol olan sohbeti bitirir. Çocuklar kendilerini tıpkı bizim gibi iyi bir sohbet esnasında fark ederler yoksa dertlerinin tam olarak ne olduğunu bilemezler. Bunu fark edip gereğini yapmak ebeveynler olarak bizim sorumluluğumuzdur.
Peki dedi anne çok iyi anladım ne demek istediğinizi. Ama bu bilgisayar ve telefon olayını nasıl çözeceğiz. Yasak koydum, interneti kapattım, telefonu elinden aldım ama hiç biri işe yaramadı. Anneye döndüm ve şöyle dedim. Ayağın kırık, evde oturuyorsun, ev işi yapamıyorsun, çarşıya çıkamıyorsun, arkadaşlarında buluşamıyorsun tek eğlencen televizyon, kitapların ve gazetelerin. Ama ben geliyorum ve bütün gün televizyon izliyorsun diye televizyonu götürüyorum, gözlerin bozulacak diye kitaplarını saklıyorum.
Anne gülümsedi ve çok iyi anladım dedi. Neden çalışamadığını anlarsam çalışmaya başlar, çalışmaya başlayınca zaten bilgisayara zaman kalmaz.
Aynen öyle dedim. Başarmak çocuklar için temel bir ihtiyaçtır. İlk hedef her zaman gerçek hayatta başarıyı yakalamaktır. Gerçek hayatta başarı umudunu kaybetmiş bir çocuk bilgisayar oyunlarında başarı sağlayarak başarı ihtiyacını telafi etmeye çalışır.
Ama hepsinden önemlisi sevgili anne babalara şunu söylemek istiyorum. Lütfen işe yaramayan yöntemleri uygulamakta ısrar etmeyin. Hem çalış diyorum ama çalışmıyor diyorsunuz hem de çocuğunuzun eğitim hayatı boyunca işe bir kere olsun yaramamış bu söylemle ona ders çalıştırma umudunu kaybetmiyorsunuz. Ne yapacağınızı bilemediğiniz durumlarda en azından işe yaramayan yöntemleri bırakın. Artıya geçemeseniz bile en azından eksiye düşmezsiniz.
Sevgiyle kalın, hoşça kalın…

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.