Gerçek anlamda namaz kılan bir insan, bütün kâinatı ve bütün varlığı gezip dolaşmış, oradaki kuvveti ve kudreti hissetmiş, Cenabı Hakk’ın nimetlerini müşahede etmiş ve bütün bunlardan dolayı “bütün hamd (övgü, kulluk, ibadet ve teşekkürler,) âlemlerin sahibi, düzenleyicisi ve terbiye edicisi olan ve bütün bunları hizmetimize sunan Allah’a mahsustur” deme bilincine ulaşmış olur.
SECDE EDEN YAKINLIK BULUR
Cenab-ı Hak, sözün en güzelini söylemeyi ve en güzeline uymayı bizlere nasip eylesin. Cenab-ı Hak, insanları ve cinleri ancak kendisine kulluk etmek için yaratmıştır. Bu kulluğun en önemli göstergelerinden biri de hiç şüphesiz namazdır.
Huşu ve hudu ile günlük eda edilmesi gereken namaz ibadetini Yüce Rabbimiz Kur’an-ı Kerim’de her müminin alâmet-i fârikası olarak zikreder. Son Peygamber Hz. Muhammed (s.a.v) ümmetine mensup müminlerin niteliklerinin en güzel şekilde anlatıldığı Fetih suresinin son ayetinde şöyle buyrulmaktadır:
مُّحَمَّدٌ رَّسُولُ اللَّهِ وَالَّذِينَ مَعَهُ أَشِدَّاء عَلَى الْكُفَّارِ رُحَمَاء بَيْنَهُمْ تَرَاهُمْ رُكَّعًا سُجَّدًا يَبْتَغُونَ فَضْلا مِّنَ اللَّهِ وَرِضْوَانًا سِيمَاهُمْ فِي وُجُوهِهِم مِّنْ أَثَرِ السُّجُودِ
Muhammed, Allah’ın Resûlüdür. Onunla beraber olanlar, onun tarafında olanlar, inkârcılara karşı çetin, birbirlerine karşı da merhametlidirler. Onların, devamlı rükû ve secde hâlinde, Allah’tan lütuf ve hoşnutluk istediklerini görürsün. Onların halleri, alametleri ve simaları yüzlerindeki secde izlerinden bellidir.[1]
Günde beş vakit olarak emredilen namaz, ancak her şeyiyle tamam ve içtenlikle kılınması halinde dünyevi ve uhrevi hedef ve sonuçlara ulaştırabilecektir. Bundan dolayı yüce Rabbimiz Kur’an’da namaz ile ilgili şu uyarıyı yapmaktadır:
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ لاَ تَقْرَبُواْ الصَّلاةَ وَأَنتُمْ سُكَارَى حَتَّىَ تَعْلَمُواْ مَا تَقُولُونَ