22.04.2022, 16:16

SECDE EDEN YAKINLIK BULUR

Gerçek anlamda namaz kılan bir insan, bütün kâinatı ve bütün varlığı gezip dolaşmış, oradaki kuvveti ve kudreti hissetmiş, Cenabı Hakk’ın nimetlerini müşahede etmiş ve bütün bunlardan dolayı “bütün hamd (övgü, kulluk, ibadet ve teşekkürler,) âlemlerin sahibi, düzenleyicisi ve terbiye edicisi olan ve bütün bunları hizmetimize sunan Allah’a mahsustur” deme bilincine ulaşmış olur.

SECDE EDEN YAKINLIK BULUR

Cenab-ı Hak, sözün en güzelini söylemeyi ve en güzeline uymayı bizlere nasip eylesin. Cenab-ı Hak, insanları ve cinleri ancak kendisine kulluk etmek için yaratmıştır. Bu kulluğun en önemli göstergelerinden biri de hiç şüphesiz namazdır.

Huşu ve hudu ile günlük eda edilmesi gereken namaz ibadetini Yüce Rabbimiz Kur’an-ı Kerim’de her müminin alâmet-i fârikası olarak zikreder. Son Peygamber Hz. Muhammed (s.a.v) ümmetine mensup müminlerin niteliklerinin en güzel şekilde anlatıldığı Fetih suresinin son ayetinde şöyle buyrulmaktadır:

مُّحَمَّدٌ رَّسُولُ اللَّهِ وَالَّذِينَ مَعَهُ أَشِدَّاء عَلَى الْكُفَّارِ رُحَمَاء بَيْنَهُمْ تَرَاهُمْ رُكَّعًا سُجَّدًا يَبْتَغُونَ فَضْلا مِّنَ اللَّهِ وَرِضْوَانًا سِيمَاهُمْ فِي وُجُوهِهِم مِّنْ أَثَرِ السُّجُودِ

Muhammed, Allah’ın Resûlüdür. Onunla beraber olanlar, onun tarafında olanlar, inkârcılara karşı çetin, birbirlerine karşı da merhametlidirler. Onların, devamlı rükû ve secde hâlinde, Allah’tan lütuf ve hoşnutluk istediklerini görürsün. Onların halleri, alametleri ve simaları yüzlerindeki secde izlerinden bellidir.[1]

Günde beş vakit olarak emredilen namaz, ancak her şeyiyle tamam ve içtenlikle kılınması halinde dünyevi ve uhrevi hedef ve sonuçlara ulaştırabilecektir. Bundan dolayı yüce Rabbimiz Kur’an’da namaz ile ilgili şu uyarıyı yapmaktadır:

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ لاَ تَقْرَبُواْ الصَّلاةَ وَأَنتُمْ سُكَارَى حَتَّىَ تَعْلَمُواْ مَا تَقُولُونَ

“Ey iman edenler! Sarhoş iken ne söylediğinizi bilinceye kadar namaza yaklaşmayın.”[2]

Belli ki bu ayet, içkinin tam olarak yasaklanmasından önce nazil olmuştur. Bu ayete göre bir insan, namaz kılarken ne yaptığının farkında olmalı, bilincini açık tutmalı ve Rabbinin huzurunda huşu ile durmalıdır.

Namaz kılarken yaptığımız eylemlere birlikte şöyle bir göz atalım: Maddi ve manevi temizliğimizi yaptıktan sonra kıbleye yöneliyor ve “Allah-u Ekber” diyerek iftitah tekbiriyle namazın açılışını yapıyoruz. Namazın her rekâtından birden fazla tekrarladığımız tekbirin; yani “Allah-u Ekber” sözünün anlamı, “her nerede olursak olalım, içimizde veya dışımızda, gördüğümüz veya göremediğimiz âlemde yegâne büyük, yüce, güçlü ve muktedir ancak Cenab-ı Allah’tır.”

İftitah tekbirinden hemen sonra ‘Sübhaneke’ duasını okumak suretiyle evrendeki tespih hareketine hep birlikte dâhil oluyoruz. Çünkü yeryüzünde ve göklerde olan her şey, Yüce Allah’ı bütün noksan sıfatlardan tenzih ve tespih etmektedir. ‘Sübhaneke’ duasıyla bir bakıma yüce Rabbimizle konuşmuş ve şunları dile getirmiş oluyoruz: “Allah’ım! Sen, sınırsız güç ve iktidarınla her türlü tasavvurun üstündesin. Biz seni, sahip olduğumuz sınırlı beden, zihin ve imkânlarla tam olarak kavrayamaz ve anlayamayız.

Bunun gibi hiçbir varlık, Allahu Teâlâ’nın büyüklüğünü, azametini, gücünü, kudretini ve yüceliğini tam anlamıyla bilemeyecek ve takdir edemeyecektir. Geçmişte küçücük bir sinekle koca nemrutları helak eden Allah (c.c), günümüzde hacmi zerre bile etmeyen bir virüsle en gelişmiş teknolojilere sahip ülkeleri dize getirebilmektedir. Dolayısıyla imanı gereği namaz kılan biri, Yüce Allah’ın gücünü ve büyüklüğünü kalbiyle, zihniyle ve aklıyla kabul etmiş, diliyle ikrar eylemiş ve eylemleriyle ortaya koymuş olmaktadır.

Namazda her rekâtta Fatiha suresini okuyarak Rabbimizi en güzel şekilde tanıyor, övüyor, şükrediyor ve hamdediyoruz. Yani lisan-ı hal ve lisan-ı kâl ile “Âlemlerin Rabbi olan, alemleri terbiye edip bizim emrimize veren Allah’a hamd olsun” demiş oluyoruz.

Gerçek anlamda namaz kılan bir insan, bütün kâinatı ve bütün varlığı gezip dolaşmış, oradaki kuvveti ve kudreti hissetmiş, Cenabı Hakk’ın nimetlerini müşahede etmiş ve bütün bunlardan dolayı “bütün hamd (övgü, kulluk, ibadet ve teşekkürler,) Âlemlerin sahibi, düzenleyicisi ve terbiye edicisi olan ve bütün bunları hizmetimize sunan Allah’a mahsustur” deme bilincine ulaşmış olur.

“Elhamdülillah” sözünü dilinden hiç düşürmeyen Hz. Peygamber (s.a.v) şöyle buyuruyor:

الطهور شطر الإيمان والحمد لله تملأ الميزان

“Elhamdülillâh, mizanı doldurur.”[3] Yani bir insan, şuurlu bir şekilde “elhamdülillah” derse, kıyamet günü amellerin tartıldığı mizanı sevap ile doldurmuş olur. Bunun için hamd, hem dünyada hem de ahirette en büyük zikrimiz olmalıdır.

Cenab-ı Hak, cennetle mükâfatlandırılan müminlerin cennetteki durumunu şöyle haber vermektedir:

دَعْوَاهُمْ فِيهَا سُبْحَانَكَ اللَّهُمَّ وَتَحِيَّتُهُمْ فِيهَا سَلامٌ وَآخِرُ دَعْوَاهُمْ أَنِ الْحَمْدُ لِلَّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ

“Onların oradaki duası: «Allah’ım! Seni noksan sıfatlardan tenzih ederiz!» (şeklindedir). Orada birbirleriyle karşılaştıkça söyledikleri söz ise «selâm» dır. Onların dualarının sonu da şudur: Hamd, âlemlerin Rabbi Allah’a mahsustur.”[4] Aslında bu ayet bize, dünyada gerçek bir yol haritası çizmektedir.

Yani müminler olarak dünyada da cennet ortamını yaşamak istiyorsak; Yüce Allah’ı, her türlü noksan sıfatlardan tenzih etmeli, birlikte yaşadığınız ve karşılaştığınız bütün insanlarla ve hatta bütün varlıklarla selâm, yani barış ortamını yaşamalı ve her daim Allah’ı âlemlerin Rabbi olarak kabul edip O’na hamdetmeliyiz.

Namaz, müminin Yüce Allah’a bir niyazı, yalvarması ve duasıdır. Namazda ettiğimiz dualardan bazıları şöyledir: “Allah’ım! Bizi sıratı müstakime ilet, bize dünyada da ahirette de iyilikler ve güzellikler ihsan eyle, bizi, anamızı, babamızı ve bütün müminleri bağışla.” Böylece bütün insanlığın iyiliği ve bağışlanması için günde beş vakit dua ediyoruz.

Bu bilinçle günde beş vakit namaz kılan bir müslüman, namazında ettiği duaların sonucunda şu güzelliklerle karşılaşacaktır: Ahirette anası, babası, eşi, dostları ve mümin kardeşleriyle karşılayacak; onlar da kendisine “Allah senden razı olsun. Sen ki gün de beş vakit bizim için dua ettin, ‘anamı, babamı ve bütün müminleri bağışla’ dedin. Biz burada olduğumuz için amellerimiz kesilmişti; ancak senin bize ettiğin dualar sayesinde biz azaptan kurtulup rahmete dâhil olduk” diyerek minnet ve şükranlarını sunacaklar.

Demek ki en güzel dua, en güzel zikir ve en güzel fikir namazdır. Namaz kılan kişi, mutluluğun sırrı ve anahtarı sayılan birçok güzelliği bizzat okumuş, hissetmiş ve yaşamış olmaktadır. Onun için Hz. Peygamber Efendimiz (s.a.v),

وَجُعِلَتْ قُرَّةُ عَيْنِى فِى الصَّلاَةِ

“Namaz, benim gözümün nuru kılındı” buyurmuştur.[5] Gerçek anlamda temizliğini yapıp namaz kılan bir kimse, gözünün nurunu, basiretini, ferasetini, maneviyatını, şuurunu, aklını, fikrini ve anlayışını geliştirmiş ve artırmış olur.

Namazın en önemli bölümlerinden birisi de hiç şüphesiz secde etmektir. Secde, kul olarak bütün benliğimizle Rabbimize yaklaştığımız, yakınlaştığımız ve yüreğimizi açarak yalnızca Onunla söyleşip dertlerimizi döktüğümüz mekânın ve eylemin adıdır. Yalnızca Allah’a secde eden, yakınlık bulur.

Bundan dolayı Cenab-ı Hak, her bir kulunu secde etmeye davet etmekte ve şöyle buyurmaktadır: “Secde et ve yaklaş.”[6] Yani Allah’a yaklaşmak ve yakınlaşmak için secde edeceğiz. Hz. Peygamber Efendimiz (s.a.v)

“Kulun Allah’a en yakın oldu an, secde anıdır” buyurmaktadır. Secde anı, dünyanın en yüce ve en mübarek anıdır. Çünkü alnımız ve burnumuz yerde sürünürken “Allahım! Sen ki yüceler yücesisin ve ben aciz, fakir ve hakir bir kulunum” demiş oluyoruz.

Bilim adamlarının belirttiğine göre beyin, dört bölgeye ayrılır: Ön (frontal) lob, yan (parietal ve temporal) loblar ve arka (oksipital) lob. Burnun hemen üstünde ve başın ön kısmında, yani alnımızda bulunan ön lobun bulunduğu kısım, bilinçli kararların alındığı, planlama ve karar vermenin gerçekleştirildiği kısımdır.

Dolayısıyla bütün iyiliğe ve aynı zaman da kötülüğe, ibadete ve kulluğa karar veren bölge, insanın alınıdır. Her insan için alın, bir nevi sevk ve idare merkezidir. Bu bilinçle alnımızı yere koymak suretiyle gerçekleştirdiğimiz secde eylemi, yalnızca Rabbimiz olan Allah’ın huzurunda eğilmeye karar verme ve bu hal üzere bütün bir ömür karar kılmanın adıdır. Secde halinde olan bir insan, bütün benliği ve şuuruyla, en işlevsel bölgesini, yani alnını yere dokundurarak Allah’ın yüceliğinin kabul etmiş oluyor.

Şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki; kâinatta Yüce Allah’ın cemalini ve celalini yansıtan, kulların da kulluğunu, itaatini, aczini ve fakirliğini gösteren en güzel tablo, secde halidir. Çünkü bu hal, Rabbimizin en sevdiği, kendisine yaklaşmamızı ve yakınlaşmamızı talep ettiği en güzel ve en anlamlı haldir.

كُنْتُ أَبِيتُ مَعَ رَسُولِ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ ، فَأَتَيْتُهُ بِوَضُوئِهِ وَحَاجَتِهِ ، فَقَالَ لِي : سَلْ ، فَقُلْتُ : أَسْأَلُكَ

مُرَافَقَتَكَ فِي الْجَنَّةِ ، قَالَ : أَوْ غَيْرَ ذَلِكَ ، قُلْتُ : هُوَ ذَاكَ ، قَالَ : فَأَعِنِّي عَلَى نَفْسِكَ بِكَثْرَةِ السُّجُودِ

Sahabe arasında Hz. Peygamber’e hizmet eden Rabia adında bir genç vardı. Sahih-i Müslim’de geçen bir rivayette Rabia şöyle anlatıyor: “Hz. Peygamber (s.a.v.)’in yanında geceliyor, abdest suyunu veriyor ve diğer ihtiyaçlarını karşılıyordum. Buna karşılık bir keresinde bana: ‘Ey Rabia, dile benden ne dilersen’ buyurdu. Ben de: ‘Cennette seninle beraber olmayı isterim,’ dedim. Hz. Peygamber (s.a.v.) de: ‘Başka bir şey istemez misin?’ buyurdu. Ben de ‘isteğim sadece budur,’ dedim. Bunun üzerine Peygamberimiz (s.a.v.): ‘Öyleyse çok namaz kılıp secde ederek bu isteğinin yerine gelmesi için bana yardımcı ol’ buyurdular.[7]

O halde secdenin tadına varmak için namazlarımızı kılmaya gayret gösterelim. Hz. Peygamber’in duasına mazhar olmak ve cennette komşusu olmak için de namazın özü olan secdelerimizi artıralım. Cenab-ı Hak, nefsimizi, eşlerimizi ve neslimizi namazı dosdoğru kılan, rükû ve secdelerle Allah katında yüksek mertebelere ulaşan salih ve muhlis kullarından eylesin..

[1] Fetih suresi, 48/29.

[2] Nisa, 4/43.

[3] Müslim, Tahâret, 1.

[4] Yunus, 10/10.

[5] Nesai, Işratü’n-Nisa, 1.

[6] Alak, 96/19.

[7] Müslim, Salât 226.

Yorumlar (0)
14
açık
Puan Durumu
Takımlar O P
1. Galatasaray 32 87
2. Fenerbahçe 32 85
3. Trabzonspor 32 52
4. Beşiktaş 33 51
5. Rizespor 32 48
6. Başakşehir 32 46
7. Kasımpasa 32 46
8. Sivasspor 32 44
9. Antalyaspor 32 42
10. Alanyaspor 32 42
11. A.Demirspor 32 40
12. Samsunspor 32 38
13. Ankaragücü 33 37
14. Kayserispor 32 37
15. Konyaspor 32 36
16. Hatayspor 32 33
17. Gaziantep FK 32 31
18. Karagümrük 32 30
19. Pendikspor 32 30
20. İstanbulspor 32 16
Takımlar O P
1. Eyüpspor 30 68
2. Göztepe 30 60
3. Kocaelispor 30 52
4. Ahlatçı Çorum FK 30 52
5. Sakaryaspor 30 51
6. Bodrumspor 30 49
7. Boluspor 30 46
8. Bandırmaspor 30 46
9. Gençlerbirliği 30 44
10. Erzurumspor 30 41
11. Manisa FK 31 36
12. Keçiörengücü 30 36
13. Şanlıurfaspor 30 34
14. Ümraniye 30 34
15. Tuzlaspor 30 32
16. Adanaspor 30 32
17. Altay 31 15
18. Giresunspor 30 7
Takımlar O P
1. M.City 32 73
2. Arsenal 32 71
3. Liverpool 32 71
4. Aston Villa 33 63
5. Tottenham 32 60
6. Newcastle 32 50
7. M. United 32 50
8. West Ham United 33 48
9. Chelsea 31 47
10. Brighton 32 44
11. Wolves 32 43
12. Fulham 33 42
13. Bournemouth 32 42
14. Crystal Palace 32 33
15. Brentford 33 32
16. Everton 32 27
17. Nottingham Forest 33 26
18. Luton Town 33 25
19. Burnley 33 20
20. Sheffield United 32 16
Takımlar O P
1. Real Madrid 31 78
2. Barcelona 31 70
3. Girona 31 65
4. Atletico Madrid 31 61
5. Athletic Bilbao 32 58
6. Real Sociedad 31 50
7. Valencia 31 47
8. Real Betis 31 45
9. Villarreal 31 39
10. Getafe 31 39
11. Osasuna 31 39
12. Las Palmas 31 37
13. Sevilla 31 34
14. Deportivo Alaves 31 32
15. Mallorca 31 31
16. Rayo Vallecano 31 31
17. Celta Vigo 31 28
18. Cadiz 31 25
19. Granada 32 18
20. Almeria 31 14
Namaz Vakti 20 Nisan 2024
İmsak 04:16
Güneş 05:43
Öğle 12:36
İkindi 16:19
Akşam 19:19
Yatsı 20:41