Müslümanlar olarak bütün zamanlarda ve mekânlarda en öncelikli görev ve sorumluluğumuz, hakka inanmak, hakkı bilmek, hakkı savunmak, hakka tabi olmak, hak yolda yürümek, hakkın ve haklının tarafında olup hakkı hâkim kılmak için var gücümüzle çalışmaktır.
HAK OLAN YERDE BATIL YAŞAYAMAZ
Cenâb-ı Hak, sözün en güzelini söylemeyi ve en güzeline uymayı bizlere nasip eylesin. Yüce Allah şöyle buyuruyor:
وَقُلْ جَاءَ الْحَقُّ وَزَهَقَ الْبَاطِلُ إِنَّ الْبَاطِلَ كَانَ زَهُوقًا
De ki: “Hak geldi, batıl zail oldu. Şüphesiz batıl, yok olmaya mahkûmdur.”[1] Bu ayette birbirine zıt iki önemli kavram karşımıza çıkmaktadır: Hak ve Batıl.
Yüce Allah’ın isimlerinden biri olan Hakk’ın karakteri, varlığı kesin, sabit, doğru, gerçek, ebedi ve ezeli olması, aynı zamanda mutlaka hedefe ulaşmasıdır. Hakkın zıddı olan batılın karakteri ise, yalan, yanlış, kötü, çirkin, geçici olması ve zeval bulmasıdır. İnancımıza göre batılın zevali; yani tamamen yok olması ancak, hakkın varlığıyla mümkündür. Hakkın olduğu yerde, batılın barınması ve yaşaması imkansızdır.
Bilindiği üzere herhangi bir ışık veya nur, girdiği ortamı anında aydınlatmakta, hiçbir ek çabaya, mücadeleye ve kavgaya ihtiyaç duymadan karanlığın tamamen yok olmasını sağlamaktadır. İşte bunun gibi hak da sırf gelmekle, batılın tamamen ortadan kalkmasına vesile olacaktır. Bunun için Müslümanlar olarak bütün zamanlarda ve mekânlarda en öncelikli görev ve sorumluluğumuz, hakkı bilmek, hakka inanmak, hakkı savunmak, hakka tabi olmak, hak yolda yürümek, hakkın ve haklının tarafında olup hakkı hâkim kılmak için var gücümüzle ***YAZININ DEVAMI İÇİN TIKLAYIN***