Dosyaların selamını getirdim sizlere...!

Kimi zaman tozlu, çoğu zaman eski binlerce mahkeme dosyasının selamını getirdim...

Bir trenin vagonu gibi daima dolan boşalan adliye asansörünün şahit olduğu fısıltıları anlatmaya geldim.

Mahkemelerin -kasvetli olduğu söylenen- duvarlarının ev sahipliği yaptığı binlerce anının selamını getirdim.

Basılmaktan aşınmış, yaşanmışlık kokan merdivenlerin omzundaki yükü sizlerle paylaşmaya geldim.

Dosyaların selamını getirdim sizlere...!

Sayfaların utandığı gerçeklerin altında ezilen çocukların gözyaşlarını getirdim...

Yokluğun isyanını, isyanın çığlığını duyurmaya geldim.

Dosyaların selamını getirdim sizlere...!

Kimi zaman mutlu, çoğu zaman sıkıntılı binlerce mahkeme dosyasının selamını getirdim...

Gri görünen adliye dünyasının renklerini tek tek anlatmaya geldim.

Themis’ten, Zeus’a, “Berlin’de Hakimler Var” dan “İvan İlyiç’in Ölümü” ne dek konuşmaya geldim.

Her hafta; sizlerle cümlelerin ışığında adalet terazisinin gölgesinde buluşmaya karar verdim. Sizlerle bazen dertleşmeye, bazen de sizleri mutluluğuma ortak etmeye geldim. Ben kim miyim, çocukluğundan itibaren tek hayali hukuk okumak olan bu doğrultuda Ankara Hukuk’a tek tercihle gidip mezun olduktan sonra 2015 yılından itibaren Kahramanmaraş’ta serbest avukatlık yapan biriyim. Tanıştık bir çoğunuzla okullarda, dershanelerde, etkinliklerde, spor müsabakalarında, şiir ve kompozisyon yarışmalarında... Karşılaştık bir çocuğunuzla 2010 yılında il birincisi olduğumda yer aldığım bilboardlarda. Denk geldik TRT-1 ekranlarında on üç bölüm oynadığım Yedi Güzel Adam’da. Sizlere bir şeyler anlattım bazen konuşarak bazen yazarak medyada, basında, sosyal medyada... Yanınızdan geçtim Trabzon Caddesi’nde, Sarayaltı’nda, Binevler Yürüyüş Yolunda, Devlet Tiyatrosu sırasında... En derin sırlarınızın gölgesinde buluştuk; ofisimde, Nalçacı Hukuk’ta...

Mahkeme duvarı gibi suratlara inat güleryüzümle anlatacağım sizlere şahit olduğum gerçek hukuki olayları. Tanınmasın bilinmesin diye değiştireceğim kişileri, kurumları, olayları; usta bir ressam gibi farklı renklere boyayıp sunacağım size hukuk kokan tuvalimi. Hukukun kasvetli olduğu iddiasına inat, sizleri ünlü şairlerin şiirlerine götürecek sözcüklerle anlatacağım bizzat tanığı olduğum hayatları. Odama, ofisime dalga dalga buram buram sinen yaşanmışlıkları. Bu mesleğin bana kattıklarını, benden aldıklarını. Karşıma oturan kişinin gözlerini, gözlerinden anladıklarımı, kaçışlarını, yakalanışlarını, aldanışlarını ve aldatışlarını anlatacağım.

Dosyaların selamını getirdim sizlere...!

Mahkeme dosyalarının size selam söylediğine inanmıyor musunuz..?

Hiç mi inanmadınız...? En başından beri mi inanmadınız...

Bir dosyanın on yılda sonuçlanmadığına, sosyal medyada adalet arandığına, beş dakikadan daha kısa sürecek duruşmanın üç saat beklendiğine, sahte hakimlere, sahte avukatlara inanıyor da dosyaların size selam söylediğine mi inanmıyorsunuz...