Ben Gökben Güngör, bu satırlardan ara ara sizlerle, insan ilişkileri, yaşam deneyimleri, sosyolojik boyutta toplumsal değerlendirmeler, bazen gündem bazen akış, kısaca hayatın bize getirdikleri her türlü duygu ve düşünce anlamında yazılarımı paylaşıcam.

Dileğim, hep güzellikleri paylaşabilmek.

Hayat her zaman güzelliklerle aksın sizlere...

İlk yazımız “Hayatı Anlamak” ile merhaba diyelim isterseniz.

‘’İkra!’’

‘’Oku!’’

Peygamber efendimize gelen ilk emir ‘’oku’’

Neydi bu emrin anlamı? Gelen ilk emir neden buydu?

‘’Oku’’ emri anlamını bilmeden, anlamadan, kavramadan sadece okumak olmamalıydı.

İşte, bizlere yıllarca öğretilenin aksine okuma yazma değildi kastedilen. Okumak ya da yazmak için gerekli olan harfler, heceler, cümleler değildi ki.

Anlamak ve kavramaktı...

Anlamını bilmeden, anlamadan, kavramadan okunan bir şey hayata uygulanamaz ve yaşanamazdı.

Peygamberimiz (s.a.v) gece karanlığında, bir nurani varlıktan duyduğu sese, yaşadığı şaşkınlıkla ‘’ben okuma bilmem’’ diyerek cevap vermiştir. Okuma yazması olmayan bir insanın ilk etapta bundan başka cevap vermesi beklenemezdi tabii ki.

ANLAMAK İÇİN OKU!

Hz. Muhammed (s.a.v.)’e inen ilk vahiyle O’na ve O’nun şahsında tüm insanlara okumanın ve ilmin dinde ve insan hayatında ne kadar önemli olduğu anlatılmıştır aslında.

İlk emirde okumanın konusu belirtilmemiştir. Bu konuda çok farklı açıklamalar vardır. Ancak dolaylı olarak ‘’kalbine yazılan vahyin ışığında hakikatin parçaları arasında bağ kur. Bu parçanın bütünle ilişkisini, bütüne ve kendine sağlayacağı iyiliği ve kötülüğü gör, yaradılışı, insanlığı gör ve anla. Hayatı oku, kâinatı oku, yaradılanı oku, hangi mucizelerle çevrelendiğini oku. Okudukça sadece okumanın yeterli olmadığını anlayacaksın, anlamak için oku…! ’’

İNSANI FARKLI KILAN NEDİR?

İlk başta kendisine indirilen vahiyler ve kozmik evrendeki ayetler olmak üzere; O ve O’nun şahsında tüm insanlara okumayı, hayatı okumayı, evreni okumayı, bunların üzerinde incelemeler yaparak, zihin yorarak, insanları diğer canlılardan farklı ve üstün kılan öğrenme ve ayırt etme özellikleriyle ders ve ibret alınması gereken her şeyi tanıması, öğrenmesi, yaşanılan olaylardan alınan derslerle tekrara düşmemeleri gerektiğinin habercisidir.

“KURAN-I EN GÜZEL O OKUMUŞTU”

Kur’ân-ı Kerim’de çok çeşitli bilim dallarına ait bilgiler, ilmî prensipler, neticeler, atıflar veya işaretler vardır. Bu emrin ilk kez kendisine verildiği Hz. Muhammed (s.a.v.) ayeti tam da bu manada okumuştu; O, ümmi bir peygamberdi, okuma yazma bilmiyordu ama kâinat ve fıtrat kitabını, Kur’an ı en güzel o okumuştu.

Öyle ki, Alman şair Rilke’nin deyimiyle, “meleklerin bile hayran kaldığı” bir okumaydı bu.

O zaman, Hz. Muhammed’e hayranlığıyla bilinen Rainer Maria Rilke’nin yazdığı o ünlü şiirle bitirelim bu haftaki yazımızı …


MUHAMMED’İN YAKARIŞI

Gerçi saklandığı yere, o pek yüce olan
Girince bir bakışta tanınan Melek
Dimdik ve görkemli parıltılar salan


Yalvardı bütün iddialardan vazgeçerek

İzin verilsin diye gezgin kalmasına
Eskisi gibi, dalgın bir tacir olarak yani;
Okumuşluğu yoktu, fazla gelirdi ona da
Bilginlere de görmek sözün böylesini.

Melekse emredercesine gösteriyordu
Levhasına yazılanları yalvarana
Gösteriyor ve istiyordu tekrar: Oku

Okudu O da: Öyle ki Melek hayrandı.
Çoktan okumuş denirdi artık ona
Yapabilendi o, kulak veren ve yapandı.

Velhasıl; bizler de hayatı doğru okuyup kulak verebilirsek, hayatı daha sağlıklı görüp duyabiliriz. İşte o zaman yapmak istediklerimizi daha doğru adımlarla yapabiliriz.

Sağlıcakla kalın..