İnsanlık, erdem konusunu yüzyıllardır boşuna işlemedi. Felsefe ve sosyoloji de, erdemi en üst norm olarak ulaşılması gereken bir hedef olarak belirledi. Aynı zamanda insanlık erdemi, uygulamak amacıyla sürekli bir üretim ve gelişim sürecinde tuttu. Din, gelenek, felsefe ve hukuk sistemleri, temelde erdemli insan yolculuğunda birer disiplin olarak yaşamın birer düzenleyicileri olarak varlığını devam ettirir.
Erdem kavramını kısaca; doğru olan şeyi yapmak, yanlış olan şeyi yapmamak olarak tanımlayabiliriz. Felsefe tarihine baktığımızda; “insanın ve yaşamın amacı nedir?” sorusunun karşılığı olarak “erdemli olmak” cevabı genel bir kabuldür.
Erdemli insanı teolojik bir kavram olarak ele aldığımızda; bütün dinlerde iyi ve kötüyü ayırt etme, devamında düşünce ve fiilde “iyi”yi tercih etmek olarak belirleyebiliriz. Dinin temelde, niyet olarak tanımladığı düşünce kavramını öncelediğini görürüz. “İyi”nin ilk olarak düşüncede başlaması gerekmektedir. Bu noktada “iyi” için bilginin zorunluluğu ortaya çıkar. İnsan önce ön kabul olarak kendi yetersizliğini görecek, sonra bu yetersizlikleri en aza indirmeye çalışacaktır. Dini bir kavram olarak “nefs” insanı, kontrolü altına alır ve “iyi”den uzaklaştırır. “Nefs”e hakim olunduğu ölçüde iyiye yaklaşılır. Bir insanın “iyi”yi tercih edebilmesi içinse bilgiye ihtiyacı vardır. Son kutsal kitap olan Kuran’ın da “oku” kelimesiyle başlamasından, bilgiyi öncelediğini görürüz.
Felsefi açıdan baktığımızda; en önemli filozoflardan Sokrates’e göre erdem tektir, o da “bilgi”dir. Bir başka anlatımla “erdem” bilgi gibi öğrenilebilen ve öğretilebilen bir değerdir. Sokrates’te bilginin (erdemin) başlangıcının insanın kendi yetersizliğini bilmesi olduğunu söyler. Sonrasında ise kişinin kendi ruhunu tanıyarak aklın yolunu seçmesine engel oluşturan tutkularını öğrenip onlara hâkim olmayı öğrenmesini önermektedir. O’na göre insan, tutkularının esiridir. Bu tutkuların dizginlenmesiyle özgürlüğe kavuşabileceğini söyler. Bu bağlamda özgür olmayan bir insanın iyiliğinden de bahsedemeyiz.
Hukuk disiplini ise “erdem”i bir kavram olarak tanımlayarak kanunlarda belirlememiştir. Ancak toplumsal yaşamın problemsiz bir şekilde yürümesi amacıyla insanların edimlerinin karşılığı olarak kötüye çeşitli yaptırımlar uygulamaktadır.. Kötüye yaptırımlar getiren hukuk, mefhum-u muhalifinden baktığımızda “iyi”nin tercih edilmesini dolaylı olarak emretmektedir. Nitekim Türk Medeni Kanununun 3. Maddesinde “- Kanunun iyiniyete hukukî bir sonuç bağladığı durumlarda, asıl olan iyiniyetin varlığıdır.” hükmü yer almıştır. Niyetin iyiliğini koruma altına almıştır. Hukuk, kişinin bir fiili işlerken “iyi”yi tercih edeceğini varsayarak hareket eder. Bundan dolayıdır ki; kanunlarda suç olarak tanımlanan bir fiilin faili olduğunda, “bunun suç teşkil edeceğini bilmiyordum” mazeretini kabul etmez. “İyi” ve “kötü”yü ayırt edebildiğini öngörür. “İyi” tercih etmesi gereken kişinin zorunlu olarak bilgi sahibi olması gerekir. Buradan hareketle bir insanın niyetinin “iyi” olabilmesinin de ancak bilgiyle var olabileceğini söyleyebiliriz.
“Erdem”i bir bilnç düzeyi olarak değerlendirebiliriz, bu bilinç düzeyine erişen insanı da erdemli bir insan olarak görebiliriz. Bu bilinç düzeyi, insana öncelikle iç dünyasında niyet olarak “iyi”yi, sonrasında fiil olarak “iyi” davranmayı bir tercih olarak benimser. Erdemli insan; hem toplumla münasebetinde iyi”yi, hem de doğal yaşam içinde hayvan ve bitkilerle birlikte yaşamında“iyi”yi tercih edendir.
"Erdemli bir insan olmalıyız"
Birey olarak insan, kendi dünyasında yaşamına dair işlevini yerine getirmesiyle iç huzurunu yakalar. Bu huzurla verdiği kararlar bir edime dönüştüğünde “iyi”lik oluşur. Böylece birey kendinde erdemi var ederek kendi uyumunu sağlar ve mutlu olur.
Toplumsal olarak da toplumu oluşturan birey ve sınıfların kendi görevlerini en iyi şekilde yapması, sınıflar arasındaki uyumun sağlanması, toplumsal mutluluğu kazandırır. Bu demektir ki erdem, bireysel ve toplumsal mutluluğu kazandıran temel kavramdır.
Erdemli insan; bilge, cesur, ölçülü ve adil olmalıdır. Her insan bunlarla donanmalıdır. Hem kendi mutluluğu hem de bütün bir doğa ile uyumu için bu elbiseyi hiç çıkarmamalıdır.
Erdem, varlık için en iyi olanın gerçekleştirilmesidir.