Kahraman TV
2021-08-27 13:22:43

HZ. NUH'TAN BUGÜNE AŞURENİN HİKAYESİ

Merve TAŞDEMİR

27 Ağustos 2021, 13:22

Aşurenin varoluş hikayesinin Hz. Nuh tufanı ile başladığı rivayet edilir. Aşure yüzyıllardan günümüze kadar değişmeyen bir gelenek haline gelmiştir. Muharrem ayının 10. gününden itibaren Aşure pişirilerek, dağıtılır

Aşure tatlısı geleneği, Muharrem ayına mahsus güzelliklerden birisidir. Millet olarak, Muharrem ayında ve bu ayın 10. gününden - yani bugünden - itibaren Aşure tatlısı pişirilerek dağıtılması geleneğini gayet güzel bir şekilde sürdürmekteyiz.

Bugüne 'Aşure Günü' denmesinin nedeni Muharrem ayının onuncu günü olmasındandır.

'Aşura' ismi ise Arapçada 10 manasına gelen aşara kelimesinden türemiştir.

Ancak zaman içinde bu kelime toplumuzda aşure olarak değiştirilmiştir. Aşure pişirmek Osmanlı'dan sonra daha da önem kazanmıştır. Aşure geleneğinin Nuh peygamber zamanından geldiği bilinmektedir.

HZ. NUH (A.S.) İLE BAŞLADI 

Aşurenin varoluş hikayesinin Hz. Nuh tufanı ile başladığı rivayet edilir. Hz.Nuh, Hz. İdris peygamberden sonra gönderilen peygamberlerden biridir. 

Aşurenin hikâyesi ise şu kıssaya dayanmaktadır: 

Hz. Nuh'un oğulları olan Sam, Ham ve Yasef kendisine iman etmelerine karşın diğer asi oğlu Kenan ve kavminden pek çok kimse ona inanıp iman etmez. 

1000 seneden fazla Allah'ın emirlerini kavmine tebliğ etmesine karşın ne yazık ki Hz. Nuh (a.s.), çok zulme uğrar ve inanmayanların alaylarına maruz kalır. Sonunda kavmini Allah'a şikâyet eder. Allah (c.c.) , Hz. Nuh'a çok büyük bir gemi yapmasını emreder. Ve ona yardım etmesi için Cebrail'i (a.s.) kendisine yardımcı gönderir. Hz. Nuh (a.s) emre itaat ederek büyük bir gemi yapar ve kendisine iman eden ne kadar mümin varsa onları gemiye bindirir. Her cinsten birer çift hayvanı da yanlarına alır. 

Ve Allah (c.c.) sonunda büyük tufanı kopartır. Gökten yağan yağmurlar ve yerden fışkıran sular bütün yeryüzünü kaplar. Bu sırada büyük gemi hareket eder. Sadece gemiye binen müminler kurtulur. 

Gemi aylarca suda kalır. Bu zaman zarfında yanlarına aldıkları yiyecekler tükenmeye başlar. 

Geriye kalan yiyecekleri bir kazanda toplayarak bir çorba pişirmeye başlarlar. İşte o zamanda yapılmış çorbaya bugün 'Aşure' diyoruz. Aşurenin hikâyesi de bir rivayete göre bu kıssaya dayanmaktadır. Aşure yüzyıllardan günümüze kadar değişmeyen bir gelenek haline gelmiştir. Osmanlı zamanında bu aya çok önem verilirdi. Muharrem ayının 10. günü oruçla başlanır ve kazanlarca aşureler yapılıp eşe dosta, konu komşuya ikram edilirdi. Hatta aşure dağıtan gönüllü "aşure sebilcileri" fakire, fukaraya aşure dağıtırdı. 

Muharrem ayı dinimiz açısından önemli olan pek çok hadisenin de yıldönümüdür. 

Cenab-ı Hak yeryüzünü ve gökyüzünü bu ayda yaratmış, birçok peygamberine yine bu ayda olan Aşure gününde özel ihsanlar sunmuştur. Ayrıca dinimiz açısından önemli olan pek çok olay yine Muharrem Ayı'nın 10. gününde gerçekleşmiştir. Aşure günü bu ayın onuncu ve en kıymetli günüdür. 

Allah-ü Teala, birçok duaları bu günde kabul buyurmuştur. Muharrem Ayı'nın 10. gününün pek çok üstünlükleri vardır. 

Dolayısıyla Aşure gününün Muharrem Ayı'nda olması bu ayın kıymetine kıymet katmıştır. 

ON PEYGAMBERE ON İKRAM 

Muharrem Ayı'nın 10. gününde gerçekleşen birisi acı, diğerleri sevindirici önemli olaylar vardır. Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed'in (s.a.v.) torunu Hz. Hüseyin(r.a.) ve beraberindeki 72 kişi, Hicri 61'de Muharrem ayının onuncu gününde (10 Ekim 680) Kerbela'da Yezid'in ordusunca katledilmiştir. 

Bu üzücü olayın dışında Allah (c.c.) aşure gününde, on peygamberine on değişik ikram ve ihsanda bulunmuştur. 

Allah, Hz. Musa'ya (a.s.) bu günde bir mucize ihsan etmiş, denizi yararak Firavun ile ordusunu sulara gömmüştür. 

Hz. Nuh (a.s.) gemisini Cudi Dağı'nın üzerine bu günde demirlemiştir. 

Hz. Yunus (a.s.) balığın karnından kurtulmuştur. Hz. Adem'in (a.s.) tevbesi kabul edilmiştir. Hz. Yusuf kardeşlerinin atmış olduğu kuyudan Muharrem Ayı'nın 10. günü çıkarılmıştır. Hz. İsa (a.s.) bu günde dünyaya gelmiş ve semâya yükseltilmiştir. Hz. Davud'un (a.s.) tevbesi o gün kabul edilmiştir. Hz. 

İbrahim'in (a.s.) oğlu Hz. İsmail o gün doğmuştur. Hz. Yakub'un (a.s.), oğlu Hz.Yusuf'un hasretinden dolayı kapanan gözleri o gün görmeye başlamıştır. 

Hz. Eyyûb (a.s.) hastalığından o gün şifaya kavuşmuştur. 

BİR YILIN KEFARETİ 

Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v.), aşure günü oruç tutmaya hem kendisi devam etti hem de bunu Müslümanlara tavsiye etti ve "Aşure günü orucu bir yılın kefaretidir. Sağ olursam gelecek yıl dokuzuncu günü de inşallah oruçlu geçireceğim. Dokuzuncu ve onuncu günü oruç tutup Yahudilere muhalefet ediniz." buyurdu. Ramazan orucu farz kılınınca aşure günü oruç tutup tutmamakta Müslümanlar serbest bırakıldı. Efendimiz, "Aşure günü Allah'ın günlerinden bir gündür. 

O gün orucunu tutmak isteyen tutsun, bırakmak isteyen de bıraksın." buyurdu. 

Muharrem, ileriki dönemde Sevgili Peygamberimiz'in (s.a.v.) ciğerparesi Hazreti Hüseyin (r.a.) Efendimiz'in bu ayda şehid edilmesiyle Müslümanlar için acı bir hatıranın yıldönümü de oldu. 

Aşurenin Faydaları Nelerdir? 

Aşure ayının gelmesiyle beraber, en çok aratıla konuların başında; aşure nasıl yapılır? Aşurenin faydaları neler? Gibi sorular yer alıyor. Bizde tadı damağınızda kalacak aşure tarifini sizinle paylaşırken, aşurenin faydalarını da merak edenler için haberimizde bir araya getirdik. İşte detaylar… 

TADI DAMAKLARDA KALAN AŞURENİN FAYDALARI 

Bolluk ve bereketi temsil eden aşure, sağlık açısından da oldukça şifalı bir karışım. Aşure denilince akıllara ilk sadece bir tatlıymış gibi gelse de aslında aşure başlı başına bir öğündür.

Kalp Sağlığını Korur 

Aşurenin içinde bulunan ürünlerin çoğunluğu bitkisel olduğu için doymuş yağı oranı azdır ve bu nedenle kolesterol içermez. Buda kandaki kolesterolün düşmesini sağlar ve kalp sağlığınızı korur.

Bağışıklığı Güçlendirir 

Vitamin ve mineral bakımından oldukça zengin olan aşure, antioksidan değeri oldukça yüksek bir tatlıdır. İçinde bulunan A,E ve C vitaminleri ayrıca buğday ve diğer tahıllar çinko, demir gibi mineralleri, yağlı tohumlardan ise E vitamini ve anti inflamatuar etki gösteren omega 3 yağ asitlerini içerir. Bu durum ise bağışıklık sisteminizin güçlenmesine katkı sağlar.

Büyümeyi Destekler

Büyüme çağında olan çocukların doku yapımını kuvvetlendiren aşure, aynı zamanda yüksek enerji kaynağıdır. İçinde bulunan vitamin-mineral yoğunluğu ve çeşitliliğiyle çocuklarda zeka gelişimine katkı sağlar.

Süt Yapar 

Aşurenin içinde bulunan bitkisel malzemeler, emziren annelerin sütlerini artırır. Hem enerji deposu olan aşure, hem de vitamin-mineral dengesiyle anne ve bebeği destekler.

Kabızlığa Çare Olur 

İçinde bulanan tahıllardan buğday, yarma ve aynı zamanda ceviz, fındık, fıstık gibi yemişler lif ve posa açısından oldukça zengindir. Bu durumda bağırsak hareketlerinde düzenleme neden olur ve kabızlık sorununun ortadan kalmasına yardımcı olur. Ayrıca düzenli tüketimlerde bağırsak ve rektum kanserine karşı önleme görevi de sağlamaktadır. 

AŞURE GÜNÜ DUASI NEDİR? 

Aşure günü duası hakkında resmi kaynaklarda net bir bilgi yer almazken, çeşitli kaynaklarda bugün için okunan duanın şu şekilde olduğu söylenmektedir; 

Bismillâhirrahmânirrahîm. Elhamdü lillâhi rabbil âlemîn. Vessalâtü vesselâmü alâ sey-yidinâ Muhammedin ve alâ âlihî ve sahbihî ecmaîn. Allâhümme entel ebediyyül kadîmül hayyül kerîmül hannânül mennân. Ve hâzihî senetün cedîdetün es’elüke fîhel ismete mineşşeytânirra-cîm. Vel-avne alâ hâzihin nefsil emmârati bis-sûi. Vel-iştiğâle bi-mâ yukarribünî ileyke. Yâ zel-celâli vel-ikrâm. Bi-rahmetike yâ erhamer-râhimîn, Ve sallâllâhü alâ seyyidinâ Muhammedin vel alâ âlihî ve sahbihî ve ehl-i beytihî ecmaîn. 

ESKİ AŞURE GELENEKLERİ NELERDİ? 

Eski kaynaklara göre evlerde büyük helvahane veya kuzu kazanı içinde hazırlanan aşure ocaktan indirilince evin en yaşlısı kazanı karıştırıp bir Yasin-i şerif okur, kazanın ağzına kalaylı bir tepsi, bunun üstüne de beyaz bir örtü örtülür, aşurenin demlenmesi tamamlanınca tepsi alınır, evin en büyüğünden en küçüğüne sıra ile tas tas verilirdi. Herkes salavat getirdikten sonra yer, ayrıca tepsideki "aşure teri" denen buhar suyu da şifa niyetine göz kapaklarına ve alına sürülürdü. 

Eskiden halk arasında aşure ile ilgili tuhaf inanışlar da vardı. Örneğin, aşure yenirken ağza gelen ilk bakla çiğnenmez çıkarılır, yıkanıp kurutulur ve para kesesine "bereket baklası" ya da "aşure baklası" denerek konurdu. Aşure pişerken karıştırmak için kullanılan kepçeye delikli gümüş paralar bağlamak, daha sonra bununla yıkayıp yine bereket olsun diye keseye koymak da adetti. 

Rabbim evlerimizden bereketi eksiltmesin!

Haftada bir gün sizlerle bu satırlardan bir araya geleceğim.

Sağlıcakla kalın..

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.