Kahraman TV

Mustafa Tekin Yazdı: "Toplumsal Saadet Ebedi Saadet"

KAHRAMANMARAŞ

Kahraman TV Köşe Yazarı Kahramanmaraş İl Müftüsü Mustafa Tekin, "Toplumsal Saadet Ebedi Saadet" başlıklı bir yazı kaleme aldı.

Yüce dinimiz İslam, gerçek iyiliğe, güzelliğe ve zenginliğe erişebilmek için sahip olduğumuz ve hoşumuza giden servetten, maldan, mülkten ve imkânlardan fakir, muhtaç ve yoksullara vermeyi/infak etmeyi emretmekte ve bu davranışı bir iman alameti saymaktadır. Nitekim Hz. Peygamber Efendimiz (s.a.v) “Komşusu açken tok yatan bizden değildir” buyurmaktadır.

TOPLUMSAL SAADET EBEDİ SAADET

Cenab-ı Hak, sözün en güzelini söylemeyi ve en güzeline uymayı bizlere nasip eylesin. Eşref-i Mahlûkat olarak yaratılan insan, toplum (cemiyet) halinde yaşayabilen ve topluluk (cemaat) oluşturabilen yegâne varlıktır.

Bu topluluğu sürüden ayıran en önemli özellik, bireylerinin aynı duygu ve düşünceleri, aynı his ve heyecanları taşımaları, aynı değerleri ortak payda kabul etmeleri, aynı hedefler peşinde koşmaları, birbirlerinin derdiyle dertlenmeleri, kederiyle kederlenmeleri ve birbirlerinin yardımına koşmalarıdır. Dolayısıyla sürü psikolojisiyle değil de, bir cemaat ve bir cemiyet ruhuyla hareket etmek insana özgü bir meziyettir. Şeyh Sadi Şirâzî diyor ki:

“Sen, içinde bulunduğun toplumun kederiyle kederlenmezsen ve derdiyle dertlenmezsen sana insan demek layık olmaz.”

Müslümanlar olarak hayatı en güzel şekilde yaşamalı, hak ve hukuka riayet ederek insanlarla en güzel şekilde geçinmeli ve ideal bir toplum oluşturmak için elimizden gelen bütün gayreti göstermeliyiz. Bunu gerçekleştir(ebil)mek için her alanda olduğu gibi, Kur’an ve Sünnete başvurmalıyız.

Yaşantısıyla canlı bir Kur’an olan Efendimiz (s.a.v) toplumun kederiyle kederlenen ve derdi ile dertlenen en güzel insandı. Ukbe İbni Hâris (r.a) anlatıyor: Bir keresinde Medine’de Efendimiz (s.a.v)’in arkasında ikindi namazı kılmıştım. Rasûl-i Ekrem, selâm verip namazı bitirdi ve hızlıca yerinden kalktı, safları yararak hanımlarından birinin odasına gitti. Cemaat, O (s.a.v)’in bu telaşından endişe ettiler. Hz. Peygamber (s.a.v) kısa sürede döndü. Ashâbının meraklanmış olduğunu gördü ve davranışının sebebini açıklayarak:

ذكرتُ شيئًا من تبر عندنا فكرهت أن يحبسني، فأمرت بقسمته

“Odamızda biraz altın olduğunu hatırladım da beni (hayırda acele etmekten) alıkoymasını istemedim ve derhal dağıtılmasını emrettim” buyurdu.[1]

**YAZININ DEVAMI İÇİN TIKLAYIN**

Sıradaki Haber
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.