Kıymetli okurlarım! Bir önceki yazımızda Tenet filminin kadrosu ve konusu hakkında sizinle fikirlerimizi paylaşmıştık. Bu yazımızda ise Tenet filminin neyi amaçladığını değerlendireceğiz. Geçen yazıda gelecekteki torunlarımızın bizi yok etmek üzere bir silah tasarladığını anlatmıştık. Şimdi de filmde "yok etme" işleminin nasıl yapılmak istenildiğini anlatarak yazımıza devam edeceğiz.
Yönetmen Christopher Nolan Momento, İnception, İnterstellar filmlerinde de paralel zaman, zamanlar arası geçiş, zamanı yavaşlatma, hızlandırma gibi konuları işlemişti. Tenet filminde ise çift zamanı (gelecek ve geçmiş) birlikte işleme konusu ile Hollywood'a yine bir özgünlük kazandırdı. Nolan uzun yıllardır "Yusuf güzellemesi" diyebileceğimiz bu filmler ile sadece seyirciye hoş bir kaç saatlik zaman mı kazandırmak istiyor? Elbette ki sadece bunu yapmak istemiştir diyemeyiz. Kahraman TV'de yayınladığım ilk yazı olan "İnsanlığın Aynası Sinema" başlıklı yazıda sinemanın farklı amaçlar(propaganda-silah) için de kullanılacağını yazmıştım. Yukarıda bahsettiğim filmlerde de Christopher Nolan ve ekibi pozitivist bir mantık ile "zamana tahakküm" edebileceklerini kabullendirmeye çalışmaktadırlar. Peki, zamana tahakküm edilebilir mi? Düşünmek kavramı var olduğundan bu yana bu fikrin de var olduğu kanaatindeyim. Kimi zaman ab-ı hayat ile kimi zaman ruhlar ile ölümsüzlüğe elde edip zamana tahakküm etme çeşitli vesilelerle ele alınmıştır. Tenet filmi ise: "bilim" ile geleceğin geçmişe tahakkümünü ele almıştır. Bu ele alış biçimi ile Nolan: insanlara bilimin, yaratıcının yerine geçeceği mesajını vermektedir. Filmde Andrea Sator karakterinin: "İnancın yoksa delisin" ithamına karşılık verdiği şu cevap bu iddiamızı doğruluyor: "Ya da Tanrıyım!"
DEVAMI İÇİN TIKLAYIN