Korkuyu temel olarak bir tehlike ya da bu düşünce karşısında duyulan kaygı, olabilecek olan olay sonucunda yaşanabilecek üzüntü olarak tanımlayabiliriz. Yani, henüz gerçekleşmemiş bir olay için o olayı gerçekleştirebilecek bir senaryo yazarız sonra da o senaryo yaşanırsa neler olacağını düşünüp hatta ’en kötüsünü düşünüp’ ona göre bir ruh durumuna bürünürüz ve sanki gerçekmiş gibi korkuyu vücudumuza yayar ve orada yaşatırız.
Kısaca; korku önce kaygı sonra üzüntüdür.
Kişi, kendisine korkularından bir sınır oluşturduysa, fiziksel ve psikolojik olarak hareket alanı kısıtlanmış demektir. Bu kısıtlamayla birlikte artık o korkuların esiri olmuştur.
Bir de bu duruma kendi önsezilerinin ne kadar yüksek ve ne kadar öngörülü olduğunu ispat etmek istercesine;
**YAZININ DEVAMI İÇİN TIKLAYIN**