İşte Güngör'ün yazısı:
‘BİLİNÇALTI HAYALLE GERÇEĞİ AYIRT EDEMEZ’
Aslında bu cümle bizi sonuca götürecek bir şifredir. Yaşadığımız her şey bilinçaltının eseridir, bilinçaltında ne varsa onu yaşarız. Kısaca ne ekersek onu biçeriz.
Özellikle yedi yaşına kadar ne görüp neye şahit olduysak, bunları algıladığımız duruma göre şekillendirip bilinçaltının en karanlık yerinde depolamaya başlarız. Depoladığımız tüm olaylar belli belirsiz görünen şeyler belki de sadece düşsel olarak tasarlanan imgelerden ibarettir. Aslında sadece hayaldir. Onlara bu anlamları bizler yüklemişizdir.
BİLİNMEZLİK KORKUTUCUDUR.
Gün boyu çok fazla işi olan anne eğer bebeğini doyurmayı veya altını açmayı ertelediyse bebek ‘’annem çok yoğun, bugün fazla yoruldu’’ diye düşünmez ‘’annem beni sevmiyor’’ der ve bunu kaydeder. Belli belirsiz görünen bir şeye anlam yüklenmiştir artık. Bu düşünce hayaldir.
Doğarsın babanı görürsün, erkek tanımın babanla özdeşleşir. Kadınsan baban gibi bir eş ararsın, erkeksen baban gibi davranırsın. Eğer baban annene şiddet uyguladı ve sen buna şahit olduysan, erkeksen eşine şiddet uygulamak için kadınsan eşin sana şiddet uygulasın diye elinden geleni yaparsın. Hayalini gerçekleştirmek için var gücünle çabalarsın.
Doğduğun evde annenin davranışlarını önce görür sonra kopyalarsın. Eğer bir kadınsan annenin davranışları sonucunda, sevmediğin, onaylamadığın durumları varsa -yapmam der, döner aynısını yaparsın. Sonra da kız çocukları annelerinin kaderini yaşar diyenleri haklı çıkarırsın. Oysa sadece hayalindeydi annenin davranışlarına yüklediğin anlamlar.
Bir erkeksen büyük ihtimalle annen gibi bir kadınla evlenmek istersin. Gerçekte bir annen varken, önce eşinden annen gibi olmasını beklersin sonra da çocuklarına anne olmasını. Evlilik ve eş kavramı unutulmuştur artık. Eşin sadece bir annedir! Tıpkı senin hayalinde annene yüklediğin anlam gibi...
**YAZININ DEVAMI İÇİN TIKLAYIN**