Kahraman TV

Evde Kal Dünde Kalma

KAHRAMANMARAŞ

Kahraman TV Köşe Yazarı Psikolog Dilara Baykuş ilk yazısıyla merhaba dedi. Baykuş yazısında 'Evde Kal, Dünde Kalma' çağrısı yaptı.

Merhaba değerli okuyucular ben Psikolog Dilara Baykuş bundan sonra her pazar burada sizlerle buluşacağız. 

Size kısa bir şekilde kendimden bahsetmek istiyorum. 1993 yılında Kahramanmaraş'ta doğdum eğitimimi Kahramanmaraş'ta tamamladıktan sonra çocukluk hayalim ve istediğim meslek olan olan psikoloji bölümünü kazandım. İstanbul Işık Üniversitesi Psikoloji İngilizce bölümünü başarıyla bitirdim. Kahramanmaraş'ta Özel Mesavip Koleji'nde kurum psikoloğu olarak görev yapmaktayım.

EVDE KAL DÜNDE KALMA

2 gün de neyin korkusu deniliyor. Sokağa çıkma yasağını duyan topluluk belirsizlik, kıtlık korkusu alarmı verdi ve insanları hayatta kalma dürtüsüyle sokağa döktü. Ancak bu tabiki yapılan hareketin doğru olduğunu göstermez. Aksine son derece yanlıştı. Umuyorumki vaka sayısında ani bir artış göstermeyiz. Diğer yandanda, bazı insanların bu psikoloji ile hareket edeceğini tahmin edip ona göre önlem almaktı. Korku anında realist tepki vermek zor. Bir çoğu sokağa attı kendini. Evet bu bence de ne olursa olsun büyük bir düşüncesizlikti. Bizler eğer yapılanların yanlış olduğunu fark edebildiysek sırada anlamaya çalışmak var, eğer onların bu hareketlerinin altında yatan sebepleri anlayabilirsek, olması gerekeni de anlatabiliriz.

Şimdi gelelim olayımızın fizyolojik kısmına; yasak kelimesinin insanlar da uyandırdıkları peki! Bastırılmış duygularımız. Yasağa hep olan ilgimiz adrenalin seviyesini en üst düzeye çıkarmak, bir mıknatıs misali çeker kendine yasak olanlar, yasak olan şeyleri yapmak dayanılmaz çekici gelir bazen.

Peki ya yasağın geldiği gece sokağa çıkanlarla, bugün hala onlara söylenenlerin yaptığı şey.

Hadi biraz nöropsikolojik danışma perspektifinden bakalım.
Beynimiz sağ ve sol beyinden oluşur, bunu bilmeyen sanırım artık yoktur! ⠀
Peki, belki de bilmediğimiz şey beynimizin bölümleri ve kabaca işlevleri. 

Beyin gelişimsel olarak üç bölümden oluşur. İlki, anne karnında gelişmeye başlayan ‘ilkel beyin’. Ensemizin üstünde, beyin sapıyla omuriliğe bağlı amigdala. Bizi ‘hayati’ tehlikelere karşı uyaran bölüm.

İkincisi orta beyin; duygunun geliştiği, bilgilerin hafızalandığı ikinci sırada gelişen bölüm.

Gelelim asıl bölüme, yani üst beyin. Bu bölüm en son gelişen, mantık ve sorgulama yapmamızı ve tabi karar almamızı sağlayan bölüm. ‘Virüs var dışarı çıkma’ kararı da buradan alınıyor anlayacağınız.

Fakat ortada şöyle bir çelişki var ki, ilkel beyin ‘gerçek’ olan tehlikeyi gerçek olmayandan ayıramıyor. Bunu ayırabilen üst beyin. Ama gelgelelim ilkel beyin ‘hayati tehlike’ algıladığı bir durumda orta ve üst beyni şalterlerinden kapatıyor! Yani bu durumda tehlike anında ne bir şey hissedebiliyor, ne de mantık yürütebiliyoruz. 
E gelelim sokağa çıkanlara. Asırlardır söylenir, beden kayıt tutar. Geçmişinde, yani bilinç dışında bir kıtlık ya da benzeri varoluş tehlikesi barındıran birinin, duyduğu yasak uyarısıyla beraber kendini sokağa atmasından doğal ne olabilir ki? 

İlkel beyin uyarı verir: eyvah 2 gün (!) sokağa çıkamayacaksın, eyvah aç kalacaksın! Üstelik ne kola var ne de luppon! ⠀
Üst beyin mantık yürütemediğinden ‘Hayır virüs açlıktan daha tehlikeli’ diyemiyor. Üst beyin fonksiyon dışı çünkü. ⠀
Peki bir de oturduğumuz yerden söylenenlere bakalım. Söylenmenin ötesinde ‘umrecilerden nefret ediyorum’ ile başlayıp ‘sokağa çıkan pırasa cumhuriyetinden iğreniyorum’ gibi aşırı duygu söylemleri. Bu grup da kendini dolaylı tehlikede hissediyor. İlkel beyin yine devrede! 

Çıkanlarda kaygı vardı, söylenenlerde öfke. İkisini de ilkel beyin besliyor. 
Olan oldu, dün geride kaldı. Şimdi ki anda herkes kendinden mesul. Sokağa çıkmazsak çıkanlardan etkilenmemiz olanaksız.

O halde evde kal, dünde kalma!

Sıradaki Haber
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.