Kahraman TV

"İçtiğimiz Ayran, Dünya Bize Hayran!"

GÜNDEM

Sözcü yazarı Rahmi Turan, bugünkü yazısında "İçtiğimiz ayran, dünya bize hayran!" konusunu kaleme aldı.

Okurlarım soruyor:

“Neden Çin aşısı? Neden tek aşıya mahkûm bırakılıyoruz?”

Önce şunu belirtmekte yarar var: Çin aşısı “Sinovac”ı küçümsemeyelim. Bugün ülkemizdeki çok sayıda bilim adamı Çin aşısına güveniyor ve “Halkımıza örnek olmak için bu aşıyı önce kendimize yaptırırız.” diyor.

Ben boş konuşan siyasetçilere ve iktidara göbeğinden bağlı olan kurumlara inanmam ama bağımsız bilim adamlarımıza inanırım.

★★★

Gelelim asıl soruya: Neden tek aşıya mecbur bırakılıyoruz? Neden “BioNTech” “AstraZeneca” ve “Moderna” gibi Avrupa ve Amerika'da üretilen aşılardan almıyoruz

Bu sorunun cevabı basit sevgili okurlar: Devletin kasasında bu aşıları finanse edecek yeterli para kalmadı!

İlaç firmaları ise acımasız: “Para peşin, kırmızı meşin!” ya da “Parayı veren düdüğü çalar!” diyorlar!

Korona salgınının başladığı ilk günden beri “Avrupa ve dünya felaketi yaşıyor. Oysa Türkiye iyi. Yabancı devletlere yardımlar yolluyoruz. Biz büyük devletiz” diye hava atıyorduk.

“İçtiğimiz ayran, dünya bize hayran” idi!

Açıklanan vaka sayıları yanlış ya da hayali olduğu için salgını az zannediyorduk!

Sonra bir de baktık ki vaka sayısında Avrupa'da birinci, dünyada dördüncüyüz!

★★★

Çin aşısına razı olduk ama onu da yeterince temin edemiyoruz.

Geleceği belirtilen 50 milyon doz Çin aşısı ile (bir kişi, iki defa aşılanacağı için) 25 milyon kişi aşı olabilecek. Oysa biz 82 milyonluk bir toplumuz…

Sağlık Bakanlığı'mız bu musibetin gelişini yeteri kadar göremedi.

İktidar, halktan toplanan vergileri, lüks ve gereksiz harcamalarla çarçur etti, şimdi “aşıda gariban ülkeler sınıfına” girdik

Ülkeye yeterli grip aşısı bile getirtemeyen Sağlık Bakanı'nın, ihtiyacımız kadar korona aşısı getirtmesi zor!

Peki, devletin paraları nereye harcandı? Döviz rezervlerimiz neden eksiye düştü?

Ülke yönetiminde şeffaflık olmadığı için bunları tam olarak bilemiyoruz!

★★★

Damat Berat Bey'in istifasından sonra Hazine ve Maliye Bakanlığı'na getirilen Lütfi Elvan şimd

“Her problemi piyasa ekonomisinin kuralları çerçevesinde şeffaf, hesap verilebilir, rasyonel ve öngörülebilir bir şekilde çözeceğiz” diyor. Dileriz öyle olur. Bunlar önemli kavramlar…

Fakat, doğrusunu söyleyeyim, “Tek Adam Yönetimi”nin hüküm sürdüğü ülkemizde, bunların olabileceğinden umudum “yok” denecek kadar az!

“Gel de onu külahıma anlat!”

Ülke olarak işsizlik ve yoksulluk batağına düşmüş durumdayız.

Salgın bunun üzerine tuz-biber ekti!

400 bine yakın esnaf kepenk kapattı. Bu iş yerlerinde çalışanlar şimdi işsiz!

Ülkemiz, işlerini kaybettikleri için kira, elektrik, doğalgaz ve su faturalarını ödeyemeyen çaresiz insanlarla dolu. Fakat…

Türkiye İstatistik Kurumu TÜİK'e göre 2020 Eylül ayında işsiz sayısı, geçen yılın aynı ayına göre 550 bin kişi azalmış, işsizlik oranı yüzde 13.8'den, yüzde 12.7'ye gerilemiş!

TÜİK'in bu rakamlarına gülmemek elde değil!

Günümüzde halkımızın büyük bir bölümü “işsizlik-yoksulluk-sefalet” kıskacında çırpınıyor. Çöpten yiyecek toplayan, pazar artıklarıyla yaşamaya çalışan insanların sayısı artıyor.

Üniversite bitiren 2 milyon civarında gencimiz iş arama mücadelesini umutsuzca sürdürüyor.

Ülkenin tablosu böyle iken TÜİK “İşsizlik azaldı!” diyor. Vatandaş ise haklı olarak “Sen onu gel de külâhıma anlat!” diye tepki gösteriyor.

CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba “Her 10 kişiden 6'sı işsiz” diyerek, ülkede gerçek işsiz sayısının 10 milyon 249 bin kişi olduğunu açıkladı.

Halk artık TÜİK'in rakamlarını yutmuyor!

GÜNÜN SÖZÜ

Düşman, dualarla değil, bombalarla bertaraf edilir!

Sıradaki Haber
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.