11.03.2022, 22:47

AİLE NİMETİ HUZURUN KAYNAĞI

Aile bağı, fıtrîdir. Bu bağdan hâsıl olan şefkati ve merhameti Yüce Allah, bütün insanlarda yerleştirmiştir. Bir baba için en büyük felaket, aile bireylerinden birini kaybetmektir. En büyük kayıp ise iman ve ahlak kaybıdır. Nitekim imanlı ölümlerin sonu cennette sevdikleriyle buluşma iken imansız ölümlerin sonu felaket ve cehennemdir.
AİLE NİMETİ HUZURUN KAYNAĞI
Cenab-ı Hak, sözün en güzelini söylemeyi ve en güzeline uymayı bizlere nasip eylesin. Cenab-ı Hak şöyle buyuruyor:
وَقَالُوا مَالِ هَذَا الرَّسُولِ يَأْكُلُ الطَّعَامَ وَيَمْشِي فِي الأَسْوَاقِ لَوْلا أُنزِلَ إِلَيْهِ مَلَكٌ فَيَكُونَ مَعَهُ نَذِيرًا
“Dediler ki: ‘Bu ne biçim peygamber ki (bizler gibi) yemek yer, çarşıda, pazarda dolaşır. Ona bir melek indirilseydi de kendisiyle birlikte o da bir uyarıcı olsaydı ya!’ Bu ayet, bir takım insanların peygamber tasavvurunu ortaya koymakta ve bunun ne denli yanlış bir tasavvur olduğunu anlatmaktadır. Oysa Kur’an’ın ifadesiyle beşer bir peygamber olan Efendimiz (s.a.v) ev işleri ile ilgileniyor, elbisesinin söküğünü dikiyor, ayakkabılarını tamir ediyor, koyunlarını sağıyor, çarşı-pazarda alışveriş yapıyor, esnafla konuşuyor, çocuklarla şakalaşıyor ve herkesle içli dışlı oluyordu. Yani kısacası O (s.a.v), bir beşerin helal dairesi içinde yapabileceği bütün davranışları sergileyebiliyordu. İşte bu yönüyle Hz. Peygamber (s.a.v), bizim için Yüce Allah tarafından gönderilmiş ailede, toplumda, ticarette, sanatta, siyasette ve her hususta üsve-i hasene; yani güzel bir örnek ve model kılınmış bir insandır.
Her haliyle örnek olan Rahmet Peygamberi, merhamette de en güzel örnekti. Erkek egemenliğinin hakim olduğu ve kadınların her türlü şiddete maruz kaldığı bir toplumda Efendimiz (s.a.v), “Kadınlarınızı nasıl dövüyor, sonra da akşam olunca aynı yatağa giriyorsunuz?!” diyordu. Kızı Hz. Fatıma’dan olan torunları Hz. Hasan ve Hüseyin’i çok sever, onlar için “Benim reyhanlarım çiçeklerim” der, sonra da,  
اللهم إني أحبهما فأحبهما
“Allahım! Ben bunları seviyorum, sen de onları sev” diye dua ederdi. Namazda omuzlarına çıkmalarına müsaade eder ve çeşitli hediyeler vererek onları sevindirirdi. Gününü üçe böler; bir kısmını devlet işlerinde, bir kısmını ibadette ve diğer bir kısmını da istirahat için değerlendirirdi.
Kur’an’ın tamamına baktığımızda hem Efendimizden hem de diğer peygamberlerden söz edildiğini görürüz. Ayrıca bazı peygamberlerin birey olarak, bazılarının da ailece anlatıldığı ayetleri okuruz. Kur’an’da ailece örnek olarak anlatılan peygamber, Hz. İbrahim (a.s)’dır. Hz. İbrahim, Allah’a ve Allah’ın emrine teslim olmuş kamil bir baba, eşi kamile bir anne ve evladı kamil bir evlattır.
Kıssaya göre Hz. İbrahim, Yüce Allah’ın izniyle eşi Hacer’i ve iki yaşındaki oğlu İsmail’i yanına alarak Mekke’ye Kâbe’nin bulunduğu yere getirip yerleştirdikten ve yanlarına biraz yiyecek ve su bıraktıktan sonra oradan uzaklaşmıştı. Hacer arkadan bağırmıştı: "Bizi bu ıssız yere bırakıp nereye gidiyorsun? Biz bu dağ başında ne yaparız, nasıl yaşarız?" demişti.
Hz. İbrahim’den ses gelmeyince Hacer tekrar şöyle seslenmişti: “Yoksa bizi buraya bırakmanı Allah mı emretti?” İşte o zaman Hz. İbrahim dönmüş ve şöyle demişti: “Evet, Yüce Allah emretti!” Bunun üzerine Hacer’in içi rahatlamıştı. Oğlu İsmail'i kucağına alıp sallamaya başlamış ve “Öyle ise yoluna devam et Ey İbrahim, Allah bizi asla zayi etmez. O bizi korur, bizi besler” diyerek teslimiyetini ortaya koymuştu.
Yıllar geçmiş Hz. İsmail büyümüş, koca bir delikanlı olmuştu. Hz. İbrahim de rüyasında oğlu İsmail’i Allah Teâlâ’ya kurban ettiğini görmüştü. Bunun üzerine Hz. İbrahim, Hz. İsmail’i alıp Mina’da kurban edeceği yere götürmüştü. Baba, İsmail’e yaklaşmış ve şöyle demişti:
قَالَ يَا بُنَيَّ إِنِّي أَرَى فِي الْمَنَامِ أَنِّي أَذْبَحُكَ فَانظُرْ مَاذَا تَرَى
“Ey yavrucuğum, seni rüyamda boğazladığımı görüyorum. Buna ne dersin?”
Bunun üzerine teslimiyet abidesi olan Hz. İsmail babasına
قَالَ يَا أَبَتِ افْعَلْ مَا تُؤْمَرُ سَتَجِدُنِي إِن شَاء اللَّهُ مِنَ الصَّابِرِينَ
Ey babacığım, emrolunduğun şeyi yap. Sen, inşallah beni sabredenlerden bulacaksın” dedi. 
İşte bütün bireyleriyle Allah’a teslim olmuş bu aileyi Kur’an-ı Kerim, “Â-li İbrahim” diye adlandırmakta ve bütün insanlığa model aile olarak sunmaktadır. Hz. İbrahim (a.s)’ın putperest olmasına rağmen babası/babalığı olan Azer’e “Ey Babacığım” şeklinde hitap etmesi çok manidardır.
Örnek bir aile reisi ve örnek bir baba olan Hz. İbrahim (a.s), ailesine nasihat etmekle kalmamış, hem kendini hem de ailesini her daim istikamet üzere tutmak için isabetli güzel dualarda bulunmuştur. Bu duaları Kur’an bize şöyle aktarmaktadır:
رَبِّ هَبْ لِي حُكْمًا وَأَلْحِقْنِي بِالصَّالِحِينَ   وَاجْعَل لِّي لِسَانَ صِدْقٍ فِي الآخِرِينَ   وَاجْعَلْنِي مِن وَرَثَةِ جَنَّةِ
النَّعِيمِ   وَاغْفِرْ لِأَبِي إِنَّهُ كَانَ مِنَ الضَّالِّينَ

Ey Rabbim! Bana bir hikmet bahşet ve beni salih kimseler arasına kat. Sonra gelecekler arasında beni doğrulukla anılanlardan kıl. Beni Naîm cennetinin varislerinden eyle. Babamı da bağışla. Çünkü o gerçekten yolunu şaşıranlardandır.”  
Kur’an’da Hz. Nuh (a.s)’ın evladıyla ilgili şu duası da aktarılır
وَنَادَى نُوحٌ رَّبَّهُ فَقَالَ رَبِّ إِنَّ ابْنِي مِنْ أَهْلِي وَإِنَّ وَعْدَكَ الْحَقُّ وَأَنتَ أَحْكَمُ الْحَاكِمِينَ
Nuh Rabbine dua edip dedi ki: «Ey Rabbim! Şüphesiz oğlum da ailemdendir. Senin vâ’din ise elbette haktır. Sen hâkimler hâkimisin.»
Tarihte bilindiği üzere Hz. Nuh döneminde büyük bir tufan oluyor. Hz. Nuh (a.s) bir peygamber olarak gece gündüz demeden herkesi iman etmeye ve inşa ettiği gemiye binmeye davet ediyor. Kurtuluş arayan herkes gelip gemisine biniyor; ama öz evladı ve ciğerparesi binmiyor. Hz. Nuh kahroluyor, ciğeri yanıyor. Çünkü aile bağı, fıtridir. Bu bağdan hâsıl olan şefkati ve merhameti Yüce Allah, bütün insanlarda yerleştirmiştir.
Bir baba için en büyük felaket, aile bireylerinden birini kaybetmektir. En büyük kayıp ise iman ve ahlak kaybıdır. Nitekim imanlı ölümlerin sonu cennette sevdikleriyle buluşma iken imansız ölümlerin sonu felaket ve cehennemdir. Bunun gibi Allah’a iman, kan bağlarını pekiştirip sağlamlaştırırken inkâr veya küfür, kan bağlarını ortadan kaldırabilmekte ve büyük tahribata sebebiyet verebilmektedir. Bunun için Yüce Allah, Hz. Nuh’un inkârcı olan oğlundan söz ederken onu aileden saymamaktadır:
قَالَ يَا نُوحُ إِنَّهُ لَيْسَ مِنْ أَهْلِكَ
“Ey Nûh! O, asla senin âilenden değildir.”
Demek ki aile bağı, iman bağı üzerine kuruluyor ve aileyi ayakta tutan en sağlam bağ, iman bağıdır. Daha açık bir ifadeyle ailevi ilişkilerde aslolan imandır ve imanın olmadığı bir ailenin istikamet üzere devam etmesi neredeyse imkânsızdır. Bunun için Kur’an’da bir mü’minin, kâfir veya müşrik biriyle evlenmesi haram kılınmıştır.
Hidayet rehberi olan kitabımız bize bir aile reisi olarak Hz. Lokman (a.s)’ın oğluna nasihatlarını şöyle aktarıyor:
يَا بُنَيَّ إِنَّهَا إِن تَكُ مِثْقَالَ حَبَّةٍ مِّنْ خَرْدَلٍ فَتَكُن فِي صَخْرَةٍ أَوْ فِي السَّمَاوَاتِ أَوْ فِي الأَرْضِ يَأْتِ بِهَا اللَّهُ إِنَّ اللَّهَ لَطِيفٌ خَبِيرٌ
“Yavrum! Şüphesiz yapılan iş, bir hardal tanesi ağırlığında olsa ve bir kayanın içinde, yahut göklerde ya da yerin içinde bile olsa, Allah onu çıkarıp getirir. Çünkü Allah, en gizli şeyleri bilendir, (her şeyden) hakkıyla haberdar olandır.”
Burada Hz. Lokman, bir baba olarak evladına nasihat ediyor. Aslında her baba, evladını kazanmak, onu imanlı ve ahlaklı bir seviyeye taşımak için zaman zaman onunla oturmalı, sohbet etmeli, dertleşmeli, onu dinlemeli ve her daim değerli olduğunu hissettirmelidir. İşte böyle davrandığı için Lokman (a.s), Yüce Allah tarafından değerli görülüyor, Kur’an’da da ismi ile örnek bir baba olarak anılıyor:
وَإِذْ قَالَ لُقْمَانُ لِابْنِهِ وَهُوَ يَعِظُهُ يَا بُنَيَّ لا تُشْرِكْ بِاللَّهِ إِنَّ الشِّرْكَ لَظُلْمٌ عَظِيمٌ
Hani Lokmân, oğluna öğüt vererek şöyle demişti: “Ey yavrucuğum! Allah’a ortak koşma! Çünkü ortak koşmak elbette büyük bir zulümdür.”
Buna göre her baba, Hz. Lokman (a.s) misali öncelikle evlatlarının ve ailesinin imanlı ve ahlaklı olması için büyük bir çaba içinde olmalıdır. İmanı yerleştirdikten sonra ise bu imanı bir vesileyle yeşertmeli ve sağlamlaştırma yoluna gitmelidir.
Lokman (a.s) çocuğuna şöyle nasihat ediyordu:
 
يَا بُنَيَّ أَقِمِ الصَّلاةَ وَأْمُرْ بِالْمَعْرُوفِ وَانْهَ عَنِ الْمُنكَرِ وَاصْبِرْ عَلَى مَا أَصَابَكَ إِنَّ ذَلِكَ مِنْ عَزْمِ الأُمُورِ
“Ey yavrucuğum! Namazı dosdoğru kıl. İyiliği emret. Kötülükten alıkoy. Başına gelen musibetlere karşı sabırlı ol. Çünkü bunlar kesin olarak emredilmiş işlerdendir.” Demek ki her baba, evladına hakkı ve sabrı tavsiye etmeli ve zorluklarla nasıl mücadele edeceğini ona öğretmelidir. Yani evladımızı sırf hazırcılığa, kolaycılığa ve konfora alıştırmamalıyız. Toplum içinde de nasıl davranması gerektiğini ona en güzel şekilde öğretmeliyiz.
Bu anlamda Hz. Lokman (a.s) oğluna şöyle nasihat ediyor:
وَلا تُصَعِّرْ خَدَّكَ لِلنَّاسِ وَلا تَمْشِ فِي الأَرْضِ مَرَحًا إِنَّ اللَّهَ لا يُحِبُّ كُلَّ مُخْتَالٍ فَخُورٍ
“Küçümseyerek surat asıp insanlardan yüz çevirme ve yeryüzünde böbürlenerek yürüme! Çünkü Allah hiçbir kibirleneni, övüneni sevmez." Kısaca her anne-baba, evladına konuşmasını, yürümesini, ölçülü ve iktisatlı olmasını öğretmelidir. Yine nasihatına devam eden Hz. Lokman evladına şöyle diyordu:
وَاقْصِدْ فِي مَشْيِكَ وَاغْضُضْ مِن صَوْتِكَ إِنَّ أَنكَرَ الأَصْوَاتِ لَصَوْتُ الْحَمِيرِ 
“Yürüyüşünde tabii ol. Sesini alçalt. Çünkü seslerin en çirkini, eşeklerin sesidir!”
Yani çocuklarımıza akıllıca hareket etmelerini öğretmeli, bağırıp çağırarak hiçbir problemi çözemeyeceklerini ve hiç kimseyi ikna edemeyeceklerini kendilerine anlatmalıyız. Bu eğitim işini ailede ebeveynler birlikte uyumlu bir şekilde götürdükleri sürece güzel sonuçlar alınacaktır. Çünkü ailede baba kadar anne de iyi bir eğitmendir. Hatta donanımlı olması halinde anne, tek başına bir okul ve bir üniversitedir.
Arapçada anne, ‘um’ sözcüğüyle ifade edilir ve bu sözcüğün ‘imam’ sözcüğü ile aynı kökten geldiği bilinir. Buna göre diyebiliriz ki ailenin esas imamı ve yöneticisi annedir. Anne deyip geçmeyin lütfen; çünkü anne sadece çocuğu doğurmakla kalmaz; aynı zamanda toplumu doğuran ve şekillendirendir. Anne, bir eliyle beşik sallarken diğer eliyle cihanı sallayandır. Onun için bakınız Azerbaycanlı şairimiz Bahtiyar Vahapzade ne güzel söylüyor:
 
Savadsızdır, adını da yaza bilmir menim anam...
Ancak mene say öğredib, ay öğredib, il öğredib,
En vacibi dil öğredib menim anam.
Bu dil ile tanımışam, hem sevinci hem de gamı,
Bu dil ile yaratmışam, her şiirimi, her nağmemi,
Yoh, men heçem, men yalanam,
Kitap kitap sözlerimin müellifi menim anam.
 
Şairimiz burada bir hakkı teslim edip diyor ki “bütün başarılarımın asıl mimarı, benim anamdır. Kitap veya şiir yazdıysam bütün bunları annemin emekleri, yönlendirmeleri ve duaları neticesinde yazdım; dolaysıyla asıl müellif ben değil annemdir, asıl başarı benim değil annemin başarısıdır.
Aslında her birey gibi bizler, 20 -25 yaşlarına kadar anne şefkatiyle ve onun himayesinde büyürüz. Bu yaştan sonra evlenir, eşimizin desteği, yardımı ve himayesiyle büyük başarılara imza atarız. Yani ailede hem eşinin hem de evlatlarının en büyük yardımcısı kadındır. Dolayısıyla aile, tıpkı bir binanın tuğlaları gibi bütün bireyleriyle güçlü olduğu zaman gerçek anlamda sağlam bir yapıya bürünür. Bakınız babanın önemiyle ilgili büyük şairimiz Cengiz Numanoğlu şöyle diyor:
 
Babam derdi ki yavrum! Kibir şeytana hastır,
Şeytanla dost olanın, âkibeti iflâstır.
Dünya hırsı doyurmaz, yedikçe aç kalırsın;
Kibirde yükselirsen, kabirde alçalırsın...
 
Dolayısıyla her baba, çocuklarının yükselmesini ve başarılı olmasını ister ve babalarımızın nasihati her daim kulaklarımızda çınlar. Cenab-ı Hak, bize verdiği aile nimetini hatırlatarak şöyle buyuruyor:
وَاللَّهُ جَعَلَ لَكُم مِّنْ أَنفُسِكُمْ أَزْوَاجًا وَجَعَلَ لَكُم مِّنْ أَزْوَاجِكُم بَنِينَ وَحَفَدَةً وَرَزَقَكُم مِّنَ الطَّيِّبَاتِ أَفَبِالْبَاطِلِ يُؤْمِنُونَ وَبِنِعْمَتِ اللَّهِ هُمْ يَكْفُرُونَ
“Allah size kendi cinsinizden eşler var etti. Eşlerinizden de oğullar ve torunlar verdi ve sizi temiz şeylerden rızıklandırdı. Öyleyken onlar, batıla inanıyorlar da Allah'ın nimetini inkâr mı ediyorlar?”
Nitekim Cenab-ı Hak bize eş verdi, evlatlar, torunlar ve güzel güzel rızıklar verdi. Bu nimetlerin kıymetini bilmeliyiz. Aile içinde bireyler olarak vazifemizi eksiksiz bir şekilde yerine getirmeliyiz. Çünkü birimizin hatası, ihmali ve taksiri yüzünden bütün bir aile çökebilir. Bunun için bizim Dede Korkut hikâyelerinde aile, çok manidar bir ifadeyle şöyle anlatılır:
“Şakağından ağarsa baba güzel.
Ak sütünü doya doya emzirse ana güzel.
Yanaşıp yola girince kara erkek deve güzel.
Sevgili, kardeş güzel.
Yan tarafta, ev yanında dikilse gelin odası güzel,
Uzunca çadır ipi güzel. Oğul güzel.
Hiç birine benzemedi, Cümle âlemleri yaratan Allah Tanrı güzel.”
Unutulmamalıdır ki ailede bireyler, bir zincirin halkaları gibidir ve hepsi sağlam olmak zorundadır. Toplum da öyledir. Bakınız Cenab-ı Hak, indirdiği ilk ayetlerde, Duha Suresinde sevgili peygamberine “yetimi gözet!” buyuruyor. Çünkü toplumun en zayıf halkası yetimlerdir ve bir zincirin gücü, en zayıf halkası kadardır. Bunun için ilahi emir “önce en zayıf halkadan başla” şeklinde gelmiştir.
Dolayısıyla bir ailede kadınlar, çocuklar, yetimler, öksüzler, zayıflar ve düşkünler daha çok düşünülmesi ve korunması gereken bireylerdir. Toplumun da ayakta kalabilmesi için bu kimseleri en güzel şekilde gözetmek durumundayız.
Cenab-ı Hak, cümlemizi aile şuuru içerisinde bir zincirin halkaları gibi sağlamca kenetlenerek milletimize, insanlara ve bütün mahlûkata hayırlı hizmetler yapmayı nasip eylesin.

Yorumlar (0)
14
açık
Puan Durumu
Takımlar O P
1. Galatasaray 33 90
2. Fenerbahçe 33 86
3. Trabzonspor 33 55
4. Beşiktaş 33 51
5. Başakşehir 33 49
6. Rizespor 33 48
7. Kasımpasa 33 46
8. Antalyaspor 33 45
9. Alanyaspor 33 45
10. Sivasspor 33 45
11. A.Demirspor 33 41
12. Samsunspor 33 39
13. Ankaragücü 33 37
14. Kayserispor 33 37
15. Konyaspor 33 36
16. Gaziantep FK 33 34
17. Hatayspor 33 33
18. Karagümrük 33 33
19. Pendikspor 33 30
20. İstanbulspor 33 16
Takımlar O P
1. Eyüpspor 31 69
2. Göztepe 31 63
3. Ahlatçı Çorum FK 31 55
4. Sakaryaspor 31 54
5. Bodrumspor 31 52
6. Kocaelispor 31 52
7. Bandırmaspor 31 47
8. Boluspor 31 47
9. Gençlerbirliği 31 47
10. Erzurumspor 31 42
11. Ümraniye 31 37
12. Manisa FK 31 36
13. Keçiörengücü 31 36
14. Şanlıurfaspor 31 34
15. Tuzlaspor 31 33
16. Adanaspor 31 32
17. Altay 31 15
18. Giresunspor 31 7
Takımlar O P
1. Arsenal 34 77
2. Liverpool 33 74
3. M.City 32 73
4. Aston Villa 34 66
5. Tottenham 32 60
6. Newcastle 32 50
7. M. United 32 50
8. West Ham United 34 48
9. Chelsea 32 47
10. Brighton 32 44
11. Wolves 33 43
12. Fulham 34 42
13. Bournemouth 33 42
14. Crystal Palace 33 36
15. Brentford 34 35
16. Everton 33 30
17. Nottingham Forest 34 26
18. Luton Town 34 25
19. Burnley 34 23
20. Sheffield United 33 16
Takımlar O P
1. Real Madrid 32 81
2. Barcelona 32 70
3. Girona 32 68
4. Atletico Madrid 32 61
5. Athletic Bilbao 32 58
6. Real Sociedad 32 51
7. Real Betis 32 48
8. Valencia 32 47
9. Villarreal 32 42
10. Getafe 32 40
11. Osasuna 32 39
12. Sevilla 32 37
13. Las Palmas 32 38
14. Deportivo Alaves 32 35
15. Rayo Vallecano 32 34
16. Mallorca 32 31
17. Celta Vigo 32 31
18. Cadiz 32 25
19. Granada 32 18
20. Almeria 32 14
Namaz Vakti 24 Nisan 2024
İmsak 04:09
Güneş 05:38
Öğle 12:35
İkindi 16:20
Akşam 19:23
Yatsı 20:45